[Turkmath:9086] Mehmet Can içindir... ütopya!

yilmaz akyildiz yilmaz.akyildiz at gmail.com
17 Haz 2013 Pzt 23:35:30 EEST


'Ben amerikadayken...' muhabbeti  gibi olacak ama... idare edin, zaten
kendi yazım kısa.

68 -70 arasinda Berkeley de benim de sahit oldugum bir "ütopya" yasanmisti.
Olayların geçtiği bir birine yakın 2 meşhur park vardır: Hồ Chí Minh  ve
People's Park. Benim ev Halk Parkına daha yakın, Selman Akbulut un evi de Hồ
Chí Minh in tam yanındaydı. Bugünlerde Türkiyede yaşananların benzerini biz
o zamanlar bu iki park arasında yaşamıştık. Tear Gas denilen göz yaşartıcı
gazı ben ilk ve son defa o iki park arasında Hillegas Avenue de tatmıştım.
Ama asla Türkiyedeki şu günlerde yaşanan şiddetde değil. Yani Mehmet Can
Bey, acımasız olarak bilinen amerikan polisine nazaran artık siz
polisinizle de övünebilirsiniz!  Şunu bilhassa belirtmek isterim:
Berkeleydeki hareket, bizdekinin aksine, bir halk hareketi değildi,
(savaşa) öfkeli gençlik hareketiydi, Fizik hocalarından bir, Matematikden
başta Steven Smale ve Moe Hirsh olmak üzere bir kaç akademisyenin haricinde
başka da genç olmayan insan yoktu sokaklarda. Hele yerli ev sahipleri halk
ve esnaf bu harekete tamamen karşıydı. Ve bu hareket bütün dünyada "68
gençlik devrimi, ütopya" şeklinde hala efsaneştirilir.

Şimdi aşağıdaki yazıyı okuyunca anlıyorum ki ben Berkeley de bir "ütopya"
yaşamamışım arkadaşlar, ne yazık ki (!) istanbulda şimdi yaşananı da
kaçırıyorum. (Bir günlüğüne istanbula gitmiştim, Gezi nin en sakin zamanına
rastgelmişim, resim).

(Bu arada her matematikçinin okumasını önereceğim Smale in biografisi "the
mathematican who broke the dimension barrier" kitabını Nesin Matematik
Köyünün Kütüphanesinde yakın bir tarihde bulabileceksiniz... ibretlik bir
hayat, hem matematik ve hem de politik açıdan, sonuna kadar "kominist"
kalmış bir matematikçinin hayatı, Samsun dan sonra İstanbula da gelmişti,
thanks to Betül Tanbay).

Şimdi gelelim bizim "ütopya" mıza:
(Mine Baş Bayar ve Deniz Tipi ye teşekkürlerimle)

BATI CEPHESİNDE YENİ BİR ŞEY YOK

            Bu ülkenin yarısı 6 gündür bir garip yaşam biçimi sürdürmeye
başladı. Sabah makyaj traş parfüm işe- okula, akşam ise maske cepte eyleme
gidiyoruz. Gidemezsek pencerede sokakta tencere tava çalıyoruz, Gezi
parkına malzeme götürüyoruz.
Sanırsın Utopia!

Gece uykumuz gelip de yataklara giderken “o çocuklar orada hala gaz
altında, polis copuyla” diye vicdan azabı çekmekten ülkenin yarısı “walking
dead” şeklinde mor gözlerle dolaşır oldu. Uykusuzluğumuzla gurur duyuyoruz.
Etrafımızda yüzü gözü sağlıklı pembe yanaklı tipler out, aksayarak yürüyen,
öksüren tıksıran kırmızı gözlü solgun tipler in.
Bizim gibi üç çocuk daha ister mis in?

Çevremizde genç olup da Gezi’ye, Meydan’a gitmeyene tuhaf bakar olduk.
Aileler çocukları okulda arkadaşları tarafından “ezik” denmesin diye eyleme
kendi elleriyle gönderir oldu. Gidemeyen ergenlerin dırdırları aileleri
bunaltıyor. Sonunda ana baba kızın elini tutup Meydan’a götürüyor.
Eh götürsünler tabi, bu bizim kuşağın değil, onların eylemi.
Şanlı Gezi Muhaberesi!

Babalar anneler arkadaşları arasında içi burkularak da olsa “oğlum şurada
gaz yemiş, bizim kızı o sokaktan kaçarken burada kıstırılmışlar, ama allah
razı olsun bir teyze bizimkilere limon kesip vermiş, esnaf parasız su
vermiş” diye gururla anlatıyor, sen ne diyorsun!
Tuhaf günlerdeyiz!

Face twitter yıkılıyor. O ne yaratıcılık, o ne mizah duygusu... Meğer bizim
gençler neymiş yahu! İnsan kızamıyor bunlara. Aksine “iyilik dalgası”
büyüyerek herkesi sarıyor. Parkta çöp toplayanlar mı istersin, eylemden eve
gidemeyen fırlamalara evini açanlar mı, telefonunu kaybedip de çaldırana
“abi telefonunu yerde buldum, annen aradı telaşlanmasın diye açmadım,
telefonunla seni şurada bekliyorum” diyen mi…
Ağlarsın.
O derece!

15-25 yaş arası tuhaf ama 65 yaş üstü iyice tuhaf! Bildiğin gibi değil!
Camdan pencereden alamıyoruz ana babaları! Ellerinde tencere tava bütün
gece tan tan tan! Yetmiyor bir de sokaktan topluyoruz “anne olmaz yürüyüşe
gidemezsin, bak dizin ağrıyor zaten, baba beline doktor ameliyat dedi,
nereye yürüyeceksin”
Tövbe tövbeee! Gir içeri!
Laf da hazır!
“Sen tencere tava çalmazsan, ben çalmazsan nasıl çıkacak karanlıklar
aydınlıklara!”
Ba ba ba ba!

Sokağa çıkan komşunun elinde tencere ve kepçe yoksa sokaktan dönen suç
aletini ona teslim ediyor. Nöbetleşe eylemdeyiz apartmanlarda. Gürültüden
“uyuyamıyoruz” diye şikayet eden komşuya, kapıyı açtığında elinde tencere
tavayla yakalanan (!) protest komşu “uyuma zaten, uyanın diye yapıyoruz,
yeter uyuduğunuz” diyor. Biz uyumuyoruz ya, kimseyi de uyutmuyoruz.
E Uyan ama Türkiye!

82 yaşında abim, elinde migros torbasıyla geliyor. İçi meyve dolu. “O
çocuklar kaç gündür kuru şeyler yiyor, boğazlarından birazcık meyve geçsin
istedim, bunu götürür müsün o parka” diyor. Gözler doluyor, “gel seni de
götüreyim” diyorsun. “Ben 2 gece yattım orada, gaz bana dokundu birazcık”
diyor.
Nasıl öpmezsin elini!

Ön saftaki 17likleri arıyorsun, “abla şimdi İnönü’de konuşlandık,
(konuşlandık ne leyn) tvdeyiz, aç tvyi” diyor. “Kardeşim eylemden sonra
eviniz uzaksa gelin kalın” diyorsun, “tamam abla internetten arkadaşlara
yazarım” diyor. “Yaw internet derken… ulen kaç kişi gelir acaba… salonda
yere yatak açsam kaç kişi sığar” diye hesap yapıyorsun.
Tomanın bunlarla işi zor!
Bir tweette bin kişiler!

Polis diyor ki, “gazı sıkıyoruz, kaçışıyorlar, sonra dönüp yine
toplanıyorlar, bütün gece buna devam ediyorlar.” Böyle bir şey görmemişler
ki. Bu fırlamalara laf geçmiyor. Tomaya polise copa bana mısın demiyorlar.
-Napıyonuz lan burada! Dağılsanıza!
-Abi ama sohbet ediyoruz arkadaşlarla!
-Oolum bak git!
-Gidemem abi, gaz yapıyo !

Sonunda Çarşı, Artık herşeye karşı!
Eylemi Halk Tv’nin olduğu sokağa çekmişler, polis olayı canlı veren tek tv
nin önünde, gaza geldiğini fark etmeden canlı yayında gaz’ino show yapıyor.
Kamera polise ışık tutuyor, polis kameraya fener yakıyor.
Tomaya karşı kendi araçları bile var: POMA!
Polise Müdahale Aracı.
Yaratıcı keratalar!

Taban eylemde derken hakikaten platform tabanlar eylem yapıyor. Öğle
yemeğinde Kanyona git. Hepsi yemeği bırakmış hepsi protestoda.
Platformlar bi metre! Ojeli eller havada. Kanyon inliyor. İstifa istifaaa…
Boykot edilen gruba bağlı sosyete etçisi önünde aynı şüpheli şahıslar
görülüyor. Ellerinde dövizler…
“Kuzuların sessizliği”
Kendin pişir, kendin ye”
Görsen inanmazsın!

Tvler var ya! Hani kaç gündür belgesel vermekten, yatak odası sesiyle büyük
göçleri sunan Tarkan’dan sonra insanı belgeselden tümüyle soğutan kanallar!
Plaza halkı yine öğle yemeğinde TV binasının önünde toplanmış. Ellerinde
beş Türk Lirası… Havada sallıyorlar.
Kaç para? Kaç para?
Canlı yayın kaç para?
15 deseler alacaklar, o kadar yani!

Ha bu arada para da kaçmış hakikaten, bi milyoor TL yurt dışına gitmiş.
TV’de veryansın eden edene. Nefes almak ekonomik krizden daha önemli fark
etmiyorlar. Oysa o saatte Gezi parkta bir grup hanım topluca yoga yapıyor.
Derin bir nefes alıyoruz ve topluca…
Ooohhmmm!!

Aramızdan ispiyoncular da çıktı. Bihaber bir haber kanalına telefon
açılıyor. “Taksimde bir halk ayaklanmasını ihbar etmek istiyorum, beş
gündür sürüyor” diyor. Telefondaki kız “biliyoruz” diye geveleyince lafı
yapıştırıyor. “Hiç söz etmiyorsunuz da haberiniz yok sandık, haber verelim
bari dedik” diyor.
Pis ihbarcı!


İşte böyle böyle geldik bugünlere.
İyiyiz şükür! Yok bi yaramazlık şükür!
Yine yaptık Çılgın Türklüğümüzü, dünyayı bi zıplattık yerinden. O kadar ki
kimisi ülkede duramadı. Kimisi de meydan bana kaldı diye meydana çıktı.
Ama çok geeeç. Çok geç.
Meydanlar bizimdir, bizim kalacaktır artık!

Dünden bu yana ne değişti dersen…
Hiç.
Bizim vatan böyledir. Durur durur da hiç ummadığın yerden vurur.
90 sene önce neyse… Aynen o!
Kısacası…

Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok!
Bi görsen gururdan ağlarsın!

Mine Baş Bayar

yazının ingilizcesi:

****

http://missl0nelyhearts.tumblr.com/post/52171631543/nothing-new-on-the-western-front-by-mine-bas-bayar
-------------- sonraki bölüm --------------
Bir HTML eklentisi temizlendi...
URL: <http://yunus.listweb.bilkent.edu.tr/cgi-bin/mailman/private/turkmath/attachments/20130617/8c3a68c3/attachment-0001.html>
-------------- sonraki bölüm --------------
A non-text attachment was scrubbed...
Name: Matematik Taksim Gezi de.JPG
Type: image/jpeg
Size: 44995 bytes
Desc: kullanılamıyor
URL: <http://yunus.listweb.bilkent.edu.tr/cgi-bin/mailman/private/turkmath/attachments/20130617/8c3a68c3/attachment-0001.jpe>


Turkmath mesaj listesiyle ilgili daha fazla bilgi