[Turkmath:2028] Re: [Tmd-uye: 1508] "İTÜ İnşaat Kökenli Matematikçilerimiz"..

Hüseyin Eğinç huseyin.eginc at gmail.com
Mon Mar 6 08:45:26 UTC 2017


Mehmet bey . . .

Size . . .Lise arkadaşınız Eyüp Özek in selamları var . . .iletmemi istedi
. . .



6 Mart 2017 10:02 tarihinde Mehmet Can <Mehmet.Can at listweb.bilkent.edu.tr>
yazdı:

>
> Sayin Yilmaz
>
>
> Haziran 25, 1932 de  "Riyaseti Cumhur Orkestrasi" kurulduktan sonra
> Anadolu turnesine cikmasi irade buyuruldu.
>
> Turne Erzurum'dan baslayacakti. Ahali meydana toplandi. Orkestra ne
> calacaksa caldi.
>
> Halkin dagilmasina izin verildiginde bir Erzurumlunun
>
>
> "Erzurum Erzurum olali boyle eziyet gormedi" dedigi duyuldu.
>
>
> Zati aliniz her konsere gittiginizde Sayin Capar'i gorseniz de, o cok
> ozendogonoz sey olamazsiniz.
>
> Sosyal genleriniz buna izin vermez.
>
>
> Gelin, koylu kalin.
>
>
> M Can
>
>
>
> Regards,
>
>
>
> Mehmet Can
>
>  _____________________________________
>
> Prof. Dr. Mehmet Can
>
> *The University Information Technology Center*
>
>
>
> *INTERNATIONAL UNIVERSITY OF SARAJEVO *
>
> *Hrasnicka cesta 15, 71000 Sarajevo, B&H*
>
> *Phone: +387 33 957 150 <+387%2033%20957-150> ; Fax: +387 33 957 105
> <+387%2033%20957-105>*
>
> *mcan at ius.edu.ba <mcan at ius.edu.ba>   ius.edu.ba/mehmet-can
> <http://ius.edu.ba/mehmet-can>*
>
>
> ------------------------------
> *From:* Tmd-uye <tmd-uye-bounces at listweb.bilkent.edu.tr> on behalf of
> yilmaz akyildiz <yilmaz.akyildiz at listweb.bilkent.edu.tr>
> *Sent:* Friday, March 3, 2017 1:36 PM
> *To:* turkmath; tmd; Ulug Capar; Timur Karacay
> *Subject:* [Tmd-uye: 1508] "İTÜ İnşaat Kökenli Matematikçilerimiz"..
>
> önceden söylemiştim bu sayfalarda:
> 1965-66 yıllarında Taşkışla 111 veya 126 Nolu anfilerin birindeki ders
> esnasında bir hocamız:
> "*biz bu sıralardan pek çok değişik alanlarda pek çok değerli insanlar
> yetiştirdik*"... demişti. Malumunuz o zamanlar Çoban Sülü Başbakan ama
> Hoca Necmettin henüz siyasetin ön saflarına çıkmamıştı, zaten o Makina
> dandı.
> Şimdi bakın şu paragrafın sahibi Uluğ Çapar ın da aynı sırlardan geldiğini
> öğrenmiş oluyoruz:
> "Ben bir Fulbright grantee's olarak Amerika'da o da Fransa'da doktora
> yaparken birbirimize 50 şer sayfalık uzun mektuplar yazardık müzik ve
> kültürel konularda. (Ben Brown Senfoni Orkestrasında keman çalıyordum,
>
> bir de Brown satranç şampiyonu olmuştum !)
> "
> Boru değil bu, 50 sayfalık el yazısı mektuplar...
> Tevekkeli, İstanbulda ne zaman bir klasik müzik konserine gitsem yanındaki
> kızıl saçlı sevgili eşinden hemen gözüme çarpar Uluğ abi de ordadır o gece,
> hiç kaçırmaz.
> Timur ağbi bana der hep "yazmalısın". Benim hikayelerim Uluğ ağbininkiler
> yanında çok köylü kalır. Esas Uluğ ağbi yazmalı 50 leri 60 ları 70 leri.
> Gelin umalım, ikinci Olasılık kitabını bitirdikten sonra Uluğ Çapar
> anılarını da yazar. Yazmazsa çok yazık olur. Lütfen sizlerde manevi baskı
> kurun! Yoksa nerden bilecektiniz Cahit Arf ın Orta Okulda Kabakçıoğlundan
> sonra geldiğini?  ayın görünmeyen yüzünün hikayesini?
> Bir de sorun Uluğ Çapar a "ne geziyorlarmış Dame de Sion'un
> kapılarında?"... biz de yakamıza o "eşek arısı" ndan takıp az gezmedik kız
> liseleri kapılarında... (benzer senaryo Orhan Pamuk'un İstanbul kitabında
> da vardır).
> Lütfen şunu da hatırlatın Uluğ Çapar a:
> zaten "yazmak için yaşamakmış hayat", (gabriel garcia marquez).
>
> y.a.
>
>
> ---------- Forwarded message ----------
> From: Uluğ Çapar <ulcapar at gmail.com>
> Date: 2017-03-03 13:56 GMT+02:00
> Subject: Re: [Tmd-uye: 1506] Zafer Ercan'ı duyar gibiyim:
> To: yilmaz akyildiz <yilmaz.akyildiz at listweb.bilkent.edu.tr>
>
>
> Sevgili Yılmaz, Saygıdeğer Liste Üyeleri,
>
> Sevgili Yılmaz,  İTÜ kökenli matematikçiler konusunu hakkettiğimizden daha
> fazla kapsadığın düşüncesindeyim. Gene de çok teşekkürler. O zaman
> canınızı sıkmazsam
> bölük pörçük birkaç anımı daha nakledeyim :
>
> Yüksek Matematik I ve II derslerinin temel hocası Tevfik Okyay Kabakçıoğlu
> idi.
> Cahit Hocaya hayatında matematikteki tek  ikinciliğini (orta eğitim
> sırasında) tattıran kişi
> olduğunu daha sonraları duymuştum. Çok yalın, sempatik ve mütevazi bir
> kişiliği vardı.
> Öğrenciler onu çok sevmiştik. "Uslu durursanız sizinle daha sonra aya
> seyahat yaparız"
> demişti. Onun Türkiye'de astronomide doktora yapan ilk öğretim üyesi
> olduğunu da daha
> sonra öğrenmiş ve aya seyahat  konusunda neden bu kadar bilgili  olduğunu
> anlamıştım.
> SPUTNIK çağı idi ama daha henüz aya ayak basılmamıştı. Bize ayda
> dolaşırken  birbirimizin
> yüzlerinin güneş vuran yarısını  çok aydınlık, gölgedeki diğer yarısını
> ise simsiyah  göreceğimizi
> anlatmıştı (su buharı yokluğundan)!
>
> Haftada 6 saat olan Yüksek Matematik derslerinin kapsamı bugün İngilizce
> eğitim veren okullarda
> okutulan Calculus I, ve Calculus II derslerinin bir hayli fazlası idi.
> Advanced Calculus, Real Analysis
> ve Linear Algebra  derslerinin de önemli kısımlarını  kapsıyordu. Zaten
> İTÜ matematik eğitimine
> o zamanlar hala kıta Avrupası yaklaşımı  hakimdi. Calculus konuları gerçel
> analiz çerçevesinde
> veriliyordu. Tavsiye edilen kitaplar Mangold-Knopp ve Köthe'nin cilt cilt
> eserleri idi.
> Tevfik hoca da sayı sisteminin kuruluşunda Dedekind kesimlerini
> kullanmıştı ama pek anlamamıştık
> doğrusu, bu kavram biraz yukarlarımızdan geçmişti.! Tevfik hoca temelde
> analiz konularını işliyordu. Özelliği olan diğer konuları doçentleri
> Kara Selma ve Asım Özkan'a bırakmıştı. Selma hocadan vector analizi, hatta
> biraz da manifoldlar,
> Asım hocadan ise doğrusal cebir ve kombinatorik analiz öğrendik.
>
> Geçen yazımda hikayesini anlattığım biz 5 deli ise Tatbiki
> Mekanik  Opsiyonunu seçip Cahit Arf'tan
> Analitik fonksiyonlar, Varyasyonlar Hesabı ve Tansör Analizi gördük !
> Cahit Hoca tabii ki İTÜ'den
> alışık olmadığımız bir hoca tipi idi. Geçen mailimde anlattığım gibi 5ci
> yıl matematiğinin konularını biz
> öğrencilere danışarak seçmişti ! "İnşaat mühendisliğindeki temel tanımlar
> stress ve strain, bunlar
> esasında tansörlerdir" demişti. "Onun için isterseniz biraz tansör
> analizi" yapalım". Biz de "aa, tabii, tabii
> olur tansör çalışalım" dedik ! Aslında bu lafı hep duyuyorduk ama
> matematiksel olarak ne anlama geldiğini
> bize hiç bir hoca anlatmamıştı o güne kadar. Bizim opsiyona gelmeyenlerin
> de hepsi tansörün ne
> olduğunu öğrenemeden mezun oldu ! (Asım Hocanın kapsadığı kadar linear
> algebra içinde multi-linear
> algebra doğal olarak yoktu).
> Dönem daha yeni başlamıştı. Biz birkaç opsiyon öğrencisi bir akşamüstü
> Taşkışladan  çıkıp Dame de Sion'un önünden yukarı doğru yürürken yanımızda
> bir araba durdu. Baktık piposunu tüttüren Cahit Hoca. "Taksim
> -Galatasaray istikametine gidiyorsanız götüreyim" diyor. Allah allah ne
> biçim hoca bu ??!!
>
> O zamanların İTÜ İnşaat Fakültesi Türkiye'nin bütün kalburüstü Liseleri
> Fen dallarının en önde gelen
> öğrencilerini çektiği için  tabii 140 kişilik böyle bir kitlede çok
> ilginç, egzatrik tipler de vardı. Hatırımda
> en çok yer edenlerden birkaçından söz edeyim:
>
> Atasağun BAYKAL: Köy kökenli olduğu için eğitimi biraz gecikmiş, bize gore
> yaşlı durur, kilolu, kerli
> ferli bir öğrenci 30 larında gösteriyor. AAL (Ankara Atatürk Lisesi) 'ın
> birincisi, gelmiş geçmiş en
> parlak öğrencisi imiş AAL'in. Hiçbir sınav öncesi ders notlarını veya ders
> kitabını çalışırken görmedik.
> "Ben sınav sabahı istiareye yatar , ne sorular sorulacağını bilirim"
> derdi, (tabii bize söylemezdi) !!
> Diğer iddiaları "ben gömülerin yerlerini bilirim", "ben tavlanın 3 sırrını
> leşfettim, kimse beni yenemez"
> (gerçekten de yenemezdik!), "sputnik aya gitse de arka yüzünü göremez,
> fotoğrafını çekemez.
> Çünkü ay dünya etrafında dönerken arka yüzü hiç görülmüyor, tanrı bize
> arka yüzünün göstermiyor !
> Dolayısıyla görmemiz, oraya ulaşmamız kabil değildir"!! (Ne kadar parlak
> olursan ol , dar aile,sokak,
> mahalle çevrelerinden edinilen  bağnazlığı yıkmak çok zor)!
>
> Mezuniyet sonrası Atasağun'u hiç göremedim. İnsanlar ayın arka yüzünü de
> görünce acaba "o resimler
> sahte, bir emperyalist oyunudur !" mu dedi acaba? Hazine bulup zengin de
> olmadı ama bir sure Ankara Belediye Başkan Yardımcılığı yaptığını duydum.
> Şimdi hayatta mı onu dahi bilemem.
>
> Doğan YALAZ : Müthiş bir müzik kulağı ve yeteneği ! Öyle Bach, Beethoven,
> Mozart'ın tanınmış
> eserleri değil, herhangi bir eserden bir kaç mezür dinlet sana hemen
> söylesin : örneğin Shostakovich,
> 6 ci senfoni üçüncü kısım" diye. Ablası Tomris Yalaz'ı (bir inşaat
> mühendisi ile evlenip Tomris Öziş oldu
> daha sonra) İzmir'de büyük piyanist Wilhelm Kempf bir konser turnesinde
> keşfediyor, Almanya'ya
> götürüp ders veriyor ve Tomris bir konser piyanisti oluyor. Aslında Doğan
> ile Tomris çocukluklarında
> birlikte piyano dersleri alırken Doğan iki kardeşin daha yeteneklisi
> olarak bilinirmiş. Fakat Doğan
> MÜYENDİS olmağı tercih ediyor müzik kariyeri yerine !  İTÜ İnşşatın en
> palas Yol  opsiyonunu
> seçiyor. İsviçrede firmalarda çalışıp emekli oluyor , İsviçre'de yerleşik.
> Şu anda Parkinson tedavisi
> görüyor ( neyse daha kötüsü değil. Neydi o aklımı başımdan alan Alman'ın
> adı ? Cevap: Alzheimer !
> ondan değil).
>
> Erhan KASRAESMEN (Last but not the least) . Sanırım onu pek çoğunuz tanır,
> en azından Cumhuriyet'teki
> köşe yazılarından bilir: siyaset, deprem, mühendislik, mimarlık , müzik ve
> resim , allah ne verdiyse her konuda yazar!
> ODTÜ İnşaat'tan  emekli profesör. Tanınmış kitapları var : Deprem
> mühendisliği, Mimar Sinan,
> Gözün ve Kulağın Düğünleri (resim sergileri ve konserler üzerine), Ayla
> Erduran , Bir Cumhuriyet Aydını
> (Kamran Gündemir -Fazıl Say'ın hocası) vs.
> Ben bir Fulbright grantee's olarak Amerika'da o da Fransa'da doktora
> yaparken birbirimize 50 şer sayfalık
> uzun mektuplar yazardık müzik ve kültürel konularda. (Ben Brown Senfoni
> Orkestrasında keman çalıyordum,
> bir de Brown satranç şampiyonu olmuştum !)
>
> Erhan'ın şimdi biraz sağlık sorunları var ama genel durumu iyidir, (eşimin
> güzel bir lafı var :"bu yaşlarda boğmaca olup su çiçeği çıkaracak değiliz
> ya"!).
>
> Kalemime (daha doğrusu klavyeme) böyle uzun ve belki de lüzumsuz
> ayrıntılı bir yazı yazma cesareti
> veren sayın üyelere, özellikle de Yılmaz Akyıldız ve Hüseyin Eğinç'e
> tekrar çok teşekkür ederim.
>
> Saygılarımla,
>
> Uluğ ÇAPAR
>
>
>
>
>
>
>
>
>
>
>
>
>
>
>
>
>
>
>
>
>
>
>
>
>
>
>
>
>
>
>
>
>
>
>
>
>
>
>
>
>
>
>
>
>
>
> 2 Mart 2017 22:51 tarihinde yilmaz akyildiz <yilmaz.akyildiz at listweb.bilke
> nt.edu.tr> yazdı:
>
>> Timur ağbinin ekdeki  yazısı için Zafer Ercan'ın
>> "..zaten öyle yapılmıyor mu, birşey mi kaçırdım ne?"
>> dediğini duyar gibi oluyorum.
>>
>> Zafer de haklı, çünkü kendisi yeni mahsul (nesil) ve
>> fırından çıkmak üzre olan son yazdığı Topoloji kitabının bel kemiği limit
>> olmalı.
>> Anlaşılan o ki Zafer tarih bilmiyor!
>> Bizler artık birer dinazoruz, (bir başka dinazor Çiğdem Kağıtçıbaşı yı
>> bugün kaybettik..) ve Timur ağbi de bu işin tarihine el atıyor.
>> Zafer Ercan'ın okulunda olmayabilir ama belki diğer başka yerlerde reel
>> sayıların inşaası hala eski usullerle yapılıyor.
>>
>> Eski usul derken, geçenlerde "İTÜ İnşaatçı Matematikçilerimiz" konusunu
>> 1964 girişli sınıf arkadaşlarımla da paylaştım, bakın nasıl yaralarına tuz
>> basmışım. 53 sene geçmiş hala unutmamışlar. İşde Timur ağbinin yazdıkları o
>> zamanların eğitiminin hatırlatması yanında topu yeni nesil en son Topoloji
>> Kitabı nın yazarı kendisi de bir "limiting case" olan Zafer Ercan' a
>> atması..
>>
>> Aşağıda mesajlarını okuyacağınız benim sınıf arkadaşlarıma ilaveten Uluğ
>> Çapar ve Barış Kendirli den Kara Selma Soysal hususunda çok da güzel anılar
>> ve methiyeler okumuştuk. Zaten onlar da neticede mühendis değil matematikçi
>> oldular..
>> " Selma Hanim benim 1959-1960 da hocam oldu, ve onun güzel anlatımı
>> nedeniyle matematiği daha çok sevdim. Hatta sınıftan bir arkadaş kendisine
>> aşık oldu ve maalesef bu yüzden de akıl hastası oldu.
>>      Nur içinde yat Selma Hocam.
>>                       Barış Kendirli
>> "
>>
>> Arkadaşlar, 60 lar çok farklıydı, her açıdan.
>> Matematik de bundan nasibini aldı:
>> Bakınız bir başka sınıf arkadaşım ne yazdı:
>> "
>> Biliyorsunuz, ITU'ye girmek bizim lise donemlerimizde bir tutku idi. A
>> a...
>> hhh bir girebilsem! Bundan birkac yil once merhum usta kalem Hasan Pulur soyle
>> bir sey demisti: "Bir ogrenci ITU sinavlarini ikinci kez de kazanamayinca
>> Fatih Camii'nin minaresine
>> çıkıp
>> kendisini asagiya atarak intihar etmisti." Kim bilir buna banzer baska ne
>> aci olaylar olmustu. Kazanamayinca tedavi gorenlerin de oldugunu duymustum
>> "
>>
>> Selma Soysal Dedekind Kutuları derdi,
>> Timur ağbi Dedekind Kesimleri diyor ve ekliyor:
>> "calculusa yeni başlayanların zor anladığı bu konu..."
>> yani Deniz'imiz ağlamakta haklıydı:
>>
>> "O kutuyu benim mantigim reddediyor.
>> Ne luzum var bildigim PI yi kutu icine sokmaya.
>> Bir halta da yaradigini sanmiyorum.
>> Sirf matematik olsun diye ise amk o kutunun.
>> Gencligimin en guzel gunlerini karartti.
>> Frenkel'in "Askin matematigi dedigi bu herhalde.
>> Kutulamalar elma sekerinin sapi gibi elimizde kaldi.
>> Kullandigim matematik, hic bir zaman Kara Selma'ninki olmadi,
>> Kabakcioglunun ogrettikleri oldu.
>> "
>> (Zafer Erca Deniz'in bu iç dökmesi için "müthiş tespit" dedi)
>>
>> Deniz devamla:
>> "Selma hanim, Huseyin'in dedigi gibi Yilmaz icin gonderilmis bir lutuf
>> oldugunu, yazilardan anliyorum.
>> Ancak yine de, o siniftaki 180 kusur muhendis adayinin %80 inin (belki de
>> fazla) matematikten korkmasina, hatta nefret etmesine neden oldugunu da ben
>> 53 yildir unutamiyorum.
>> Neyse ki, ikinci sene gelen Kabakcioglu hoca ve asistani (sari Selma derdik
>> kendisine) sayesinde bu korkularimizi yenebildik. Cunku Kara Selma, o
>> gune kadar okudugumuz matematigin bosuna oldugunu hissettiren bir tavir
>> icindeydi.
>> Ve anlatma yetenegi olmadigi icin dersin cogunda birbirimizin yuzune bos
>> gozlerle bakardik.
>> Yilliktaki ilk 5 kisi disinda.
>> Gunah cikartmak icin, anlatma yetenegini, Saffet Muftuoglu'nun katlinde
>> sahit oldugu icin sok gecirip, kaybettigini soylediler ama bizlere verdigi
>> onca zarardan sonra.
>> Onlarda malesef ilk yil oldugu icin anladiklarini cok kucuk bir cevre
>> disinda kimse ile paylasmadilar.
>> Derste hirsimdan agladigim gunleri hatirlarim hala.
>> Onu affedebilmis degilim, bunca yildan sonra.
>> (Temel'in dedigi gibi; "Onun da bi yerindeydi sanki")
>>
>> Ve
>> Vedat ilave etti:
>>
>> "
>> Selma Hoca'mizin bu kutulama (Dedekind cut) işini üstelik de dersin en
>> başlarında, üstelik de kazandigimiz onemli bir giris sinavinin hemen
>> ertesinde bizim onumuze koymasinin nedeni uzerinde bu aksam çöyle sakin
>> kafa ile tekrar dusundum.  Bu konunun sirfi matematigin (Pure mathematics)
>> konulari arasinda oldugu konusunda kusku yok.
>>
>> Bana oyle geliyor ki, Hoca'nin amaci bu konuda bizlere kenarindan
>> kosesinden sirfi matematik konusunda bir çeşni vermeye calismakti. Ama bu
>> is galiba birkac hafta surdu ve çeşni olmaktan cikti ve hepimizin agiz tadi
>> bozulmus oldu.  Bakin Deniz hala bozulan agiz tadinin etkisi altinda.
>>
>> Animsadigim kadariyle, Hoca bu konu ile ilgili hic soru sormadi. Bir
>> yoklayin belleklerinizi!
>>
>> Samimi olarak sunu da soyleyeyim: Ben bu kutulama isinin ne oldugunu
>> ancak Yilmaz'in bu aciklamalari sayesinde ogrendim. Yani, Hoca'nin dersinde
>> yediklerimiz keci boynuzunun cok otesindeydi. "
>>
>> _______________________________________________
>> Tmd-uye mailing list
>> Tmd-uye at listweb.bilkent.edu.tr
>> http://yunus.listweb.bilkent.edu.tr/cgi-bin/mailman/listinfo/tmd-uye
>>
>>
>
>
> _______________________________________________
> Turkmath mailing list
> Turkmath at listweb.bilkent.edu.tr
> http://yunus.listweb.bilkent.edu.tr/cgi-bin/mailman/listinfo/turkmath
>
>
-------------- next part --------------
An HTML attachment was scrubbed...
URL: <http://yunus.listweb.bilkent.edu.tr/pipermail/turkmath/attachments/20170306/176008d9/attachment-0001.html>


More information about the Turkmath mailing list