<html>
  <head>
    <meta content="text/html; charset=utf-8" http-equiv="Content-Type">
  </head>
  <body bgcolor="#FFFFFF" text="#000000">
    <p>Sevgili Yılmaz,</p>
    <p>Bazıları düşünmek ve akıl yürütmek yerine "münazara" etmeyi
      severler.  Ortaokulda iken yaptığımız "münazara" etkinliÄŸi
      ÅŸimdilerde okullarda yasaklandı. Biliyorsunuz  "münazara" bir
      fikri akıl süzgecinden geçirmeden savunma olayıdır. Yeni kuÅŸak
      münazarayı bilmez. O nedenle son bir <i>şımarıklık</i> yaparak
      bir süre Ã¶nce bir konferanstaki sözlerimle (ekte) konuyu kapatmak
      istiyorum. O sözler Ã¼zerinde istense de münazara yapılamaz, ama
      isteyenler Ã¼stünde akıl yürütebilirler. Her akıl yürütme matematik
      iÅŸidir. Onları zevkle okurum.<br>
    </p>
    <p>Yazılarını okumayı seviyorum.</p>
    <p>ArÅŸivde bekliyor dediklerini kitap olarak yayınlamanı dilerim.<br>
    </p>
    <p>Sevgilerle,</p>
    <p>T.Karaçay</p>
    <p>...................................................................................</p>
    <p><br>
    </p>
    <p>1<br>
      BİLİM ve POSTMODERNİZM<br>
      Timur KARAÇAY<br>
      <a class="moz-txt-link-abbreviated" href="mailto:tkaracay@baskent.edu.tr">tkaracay@baskent.edu.tr</a><br>
      1. GİRİŞ<br>
      Gelenekçilere göre postmodernizmin belirtken nitelikleri â€œkeyfi”,
      â€œÃ¼stünkörü”, â€œalaycı”, â€œamaçsız” ve â€œtarihe düşman” olmasıdır.
      Daha Ã§ekici bir deyimle, postmodernizm â€œher ÅŸeyle gider”. Bu
      görüşü kabul etmek kolay ve rahatlatıcı görünüyor. Ama
      postmodernizm Ã¼zerine sözle, yazıyla ortaya konulan bunca düşünce
      Ã¼rünlerinin neden orta yerde durduÄŸunu açıklayamıyor. O zaman,
      gelenekçilerden biraz uzaklaşıp, postmoderncilerin ne dediÄŸine
      kulak vermek gerekiyor. Ã‡Ã¶zümlersek â€œpostmodernizm” deyiminin
      anlamı modern-sonrası, modern-ötesi ve hatta modern-karşıtı olarak
      ortaya Ã§Ä±kar. Yerine göre, bu deyimlerin birisi ya da hepsi
      postmodernizme kolayca yapıştırılan yaftalardır. Ne yazık ki,
      postmodernizmin, â€œefradını cami, aÄŸyarını mani” bir tanımı ortaya
      konamamıştır. Dolayısıyla, tanım yerine, onu betimleyen ifadelere
      baÅŸvurmalıyız. Literatürde modernite ile modenizm ayrımını
      yapanlar vardır. Bunlar, ikinci terime daha Ã§ok sanatsal
      deÄŸiÅŸimleri yüklerler.<br>
      BİLİMDE MODERNİZM DÖNEMİ<br>
      Postmodernizmin (varsa) matematiksel niteliklerini açıklamadan
      Ã¶nce, onun sontakısı olan â€œmodernizm” terimini bilim ve matematik
      açısından açıklamak yararlı olacaktır. Günlük yaÅŸamda Ã§ok
      kullandığımız â€œmodern” terimi avrupa kültürüne Ã¶zgüdür ve eski’den
      yeni’ye geçiÅŸi ifade eder. Bu tanımı kabul edersek, modernizmin
      baÅŸlangıcı için bir uzlaÅŸma zamanı seçilemez. Kimileri onun
      baÅŸlangıcını antik Ã§ağın bitimine kadar geriye götürür. Bazıları
      V.yüzyılda Roma’nın hiristiyanlığı resmen kabul ediÅŸiyle baÅŸlayan
      dönem olarak kabul eder. Bazıları Rönesansı, bazıları Fransız
      devrimini baÅŸlangıç alır. Bilim kamuoyu, Ã§oÄŸunlukla, 17.yüzyılda
      matematiÄŸin ve pozitif bilimlerin hızla geliÅŸmeye baÅŸladığı dönemi
      modern bilimin baÅŸlangıcı sayar.<br>
      Kültürel baÄŸlamda modernizm’in 19. yüzyılda sosyal, siyasal,
      sanatsal ve edebi gelenekleri temsil eden kurumların geçerliÄŸini
      yitirdiÄŸi savıyla ortaya Ã§Ä±ktığı görüşü entellektüel Ã§evrede
      yaygındır. Bu görüş, modernist hareketin 19. yüzyıl ortasında
      Fransa'da ortaya Ã§Ä±ktığını ve egemenliÄŸini 1884-1914 yılları<br>
      2<br>
      arasında sürdürdüğünü söyler. Modernizmin, iki dünya savaşı
      arasındaki dönemi kapsadığını söyleyenler de vardır.<br>
      Modernizm döneminin sona eriÅŸ tarihi de uyuÅŸmazlık konusudur.
      Arnold Toynbee â€œBir Tarih Ä°ncelemesi (1939)” adlı kitabında,
      modernizmin I.Dünya Savaşı bitiminde sona erdiÄŸini ve arkasından
      postmodern dönemin baÅŸladığını söyler. Bazı yazarlar, moderniz
      döneminin bitiÅŸ ve postmodernizm döneminin baÅŸlangıç tarihi olarak
      II.Dünya Savaşının sona erdiÄŸi 1943 yılını alırlar. Bu tarihi 1968
      yılında Fransa’da baÅŸlayan gençlik hareketlerine baÄŸlayanlar da
      vardır.<br>
      â€œModern” terimi aydınlanma döneminin deyimidir. Ä°lk kez
      Rousseau'nun yazılarında kullanıldığı söylenir. Antik Ã§aÄŸ ile o
      zamanki dönemin farkını vurgulamak için kullanılmıştır. Ä°ki
      anlamından birisi budur; yani batı uygarlığının bir dönemini
      belirler. Ä°kincisi, güzel sanatlarda bir stili ya da tarzı
      belirten deyimdir. En geniÅŸ anlamıyla modernizmin nitelikleri,
      ancak Hiristiyanlık tarihi ile birlikte ele alındığında tam bir
      açıklamaya kavuÅŸabilir. Felsefi anlamıyla, modernizm, aydınlanma
      ilkelerini temel alan toplumsal eylemlerin adıdır. Entellektüel
      bakışla, inanca karşı bilgiyi, teolojiye karşı bilimi Ã¶ne Ã§Ä±karan
      düşünce sistemine aydınlanma diyoruz. Modernizm, aydınlanma
      düşüncesini temel alır. Ä°lerlemeye inanır. Akıl ve bilimi
      ilerlemenin aracı olarak görür.<br>
      Modernite, bireyi ve toplumu yöneten deÄŸerlerin eskidiÄŸi, onların
      yerine yenilerinin konması gereÄŸini savunur. Onun için sanatta,
      edebiyatta, felsefede, siyasette, ticarette, â€¦, kısaca, insan
      yaÅŸamına etkiyen her alanda eskilerin yerine yeni deÄŸerler
      konularak yeni bir kültür yaratılmalıydı. Böylelikle kültürün
      eskiyen Ã¶ÄŸeleri yeni ve daha iyi olanla deÄŸiÅŸtirilebilecekti.
      Modernite, 20. yüzyılın ortaya Ã§Ä±kardığı yeniliklerin iyi, güzel
      ve kalıcı olduÄŸunu savunur. O halde, insan, dünya görüşünü bu
      yeniliklere uyarlamalıdır. Eskiden yeniye geçiÅŸ dönemini en geniÅŸ
      zaman dilimine yayacak olursak, bu dönemde ortaya Ã§Ä±kan büyük
      olguların büyük sorunsallar yarattığı apaçıktır. Yeni dünya görüşü
      ortaçağı aÅŸmak, geleneklerden sıyrılmaktır. Feodalizmden
      kapitalizme, endüstrileÅŸmeye, sekülerizme geçiÅŸ yaÅŸanmaktadır.
      Köyden kente hücum baÅŸlamıştır. Bu geniÅŸ dönemde kolonyalizm
      baÅŸlamış ve bitmiÅŸtir. Bunların her birisi büyük toplumsal
      dönüşümlerdir. Dolayısıyla kendi iç Ã§eliÅŸkilerini yaratması
      kaçınılmazdı. Bu Ã§eliÅŸkiler, elbette dönemin sanatına,
      edebiyatına, felsefesine etki yaptığı gibi, toplumları da
      etkileyecektir. Kolonyalizm, sonunda Ã¶zgürlük isteklerini
      kabartacak ve ulus-devletlerin ortaya Ã§Ä±kmasına neden olacaktır.
      Kapitalizmin vahÅŸi yükseliÅŸini durduracak bireyci ve toplumcu
      düşünce sistemleri ortaya Ã§Ä±kacaktır. Kilise baskısından kurtulma
      Ã§abaları sekülarizme giden yolu iyice açmıştır. Ä°nanç kurumlarının
      vaadettiÄŸinden farklı olarak, bireyin, Ã¶teki dünyada deÄŸil, bu
      dünyadaki yaÅŸamında rahat, Ã¶zgür ve mutlu olması isteÄŸi, hümanist
      düşüncelerin yükselmesini saÄŸlayacaktır.<br>
      3<br>
      Yönetimde, hukukta, ticarette, Ã¼retimde ve hatta tüketimde düzen
      esas kılınmak istendi. Ãœretim bantları tüketicinin Ã¶nüne standart
      malları koymaya baÅŸladı. DoÄŸruya ve gerçeÄŸe ulaÅŸmak için akıl Ã¶ne
      Ã§Ä±karıldı. Nesnel olgulardan yola Ã§Ä±kılarak evrensel doÄŸrulara
      eriÅŸilmek istendi. DoÄŸanın gizemli yasalarının bilimsel
      yöntemlerle bir bir açığa Ã§Ä±karılacağı umudu yeÅŸerdi. Bu büyük
      deÄŸiÅŸim süreci sanatta, edebiyatta, felsefede elbette eleÅŸtiriye
      uÄŸramalıydı. Ã–yle oldu. Modernitenin insana vaad ettiÄŸi refahı,
      mutluluÄŸu, Ã¶zgürlüğü veremeyiÅŸi, bazı sanatçıları ve düşünürleri
      yeni arayışlara yöneltti. Postmodernizm diye adlandırılan olgunun
      ortaya Ã§Ä±kışını buna baÄŸlamak gerekir.<br>
      Modernizm ile postmodernizmin niteliklerini karşılaÅŸtıranlar,
      genellikle, ÅŸÃ¶yle bir tablo düzenlerler:<br>
      Modernizmin Nitelikleri<br>
      Postmodernizmin Nitelikleri Rasyonel irrasyonel<br>
      Bilimsel<br>
      bilimsel deÄŸil Evrensel yerel<br>
      Demokratik<br>
      feminist ve azınlıkçı hiyerarÅŸik anarÅŸik<br>
      düzenli<br>
      kaotik merkezi dağıtık<br>
      avrupalı, batı kültürlü<br>
      Ã§ok kültürlü genelleme Ã¶zelleme<br>
      belirgin (determinate)<br>
      belgisiz (indeterminate) objektif subjektif<br>
      formal<br>
      informal amaçlı, anlamlı amaçsız, anlamsız<br>
      kurucu<br>
      yıkıcı geliÅŸmeci geliÅŸmeye inanmaz<br>
      kuramsal<br>
      empirik analitik ve sentetik Ã§Ã¶zümlemez, retorik<br>
      basitlik, zerafet<br>
      dekoratif, ÅŸaÅŸaalı mantıksal, bilimsel sezgisel<br>
      sebep-sonuç iliÅŸkisi<br>
      ÅŸans, olasılık kalıcı geçici<br>
      soyut<br>
      somut<br>
      Bu liste bakış açımıza ve modernite dönemini ne kadar geniÅŸ
      aldığımıza baÄŸlı olarak deÄŸiÅŸebilir. Bu yazının amacı
      modern-postmodern ayrımının bilime ve matematiÄŸe yansımasını
      irdelemektir. O nedenle, konunun sanatsal ve felsefi yanına
      deÄŸinilmeyecektir. Yapmak istediÄŸimiz iÅŸ için bilimin ve
      matematiÄŸin geliÅŸimini kısaca Ã¶zetlemek gerekiyor.<br>
      4<br>
      2. BİLİMDE POSTMODERNİZM YOKTUR<br>
      Nicolaus Copernicus (1473-1543), Aristo’nun ve kilisenin yer
      merkezli (geocentric) evren kuramını yıktıktan sonra ivme
      kazanmaya baÅŸlayan bilim 17, 18 ve 19-uncu yüzyıllarda hızla
      geliÅŸti. Astronomi ve fizikte evrene ve maddeye bakış açımızı
      bütünüyle deÄŸiÅŸtiren geliÅŸmeler oldu. Her yenilik bir deÄŸiÅŸim
      getirir. Her deÄŸiÅŸim eleÅŸtiriye uÄŸrar. 19-uncu yüzyılın
      sonlarından baÅŸlayıp 20-inci yüzyılın ilk Ã§eyreÄŸine kadar süren
      dönemde bilim adamları bilimin ciddi eleÅŸtirilerini yaptı. Bilimin
      ne olduÄŸu yanında, bilimin güvenilir olup olmadığı konusu
      tartışıldı. Bu tartışmalar arasında ahlâkı bilimsel temellere
      oturtma hevesleri de oldu. Elbette, her zaman olduÄŸu gibi inanç
      kurumları bilimi denetim altına alma isteklerinden vazgeçmedi.<br>
      Hiristiyanlık yaygınlaşıp baskıcı olmaya baÅŸlayınca, Antik Ã‡ağ’da
      baÅŸlayan düşünce hareketleri olgunluk dönemine ulaÅŸmışken
      birdenbire kesintiye uÄŸradı. Düşünce dünyasında oluÅŸan bu Ã§Ã¶l
      ortamı Rönesansa (14.yy-17.yy) kadar sürdü. Antik Ã§aÄŸda maddeyi
      inceleyen ve günümüz fizikçilerinin ataları sayılması gereken
      Ä°yonyalı filozoflara â€œfizikçiler” deniyordu. Maddenin ne olduÄŸu ve
      nasıl oluÅŸtuÄŸu o gün olduÄŸu kadar, bu gün de fizikçilerin asıl
      problemlerinden birisidir. O zamanlar Elealı filozofların ve
      Eflatun’un maddenin varlığından ÅŸÃ¼pheye düştüklerini görüyoruz.
      Antik Ã§aÄŸda felsefenin esas konularından birisi olan â€œmadde”,
      Rönesanstan sonra fizik dalında bilimsel yöntemlerle yeniden ele
      alındı. Modern dönemde fizik, madde ile ilgili her ÅŸeyin
      matematiksel açıklamasını yapmak istiyordu. René Descartes
      (1596-1650) â€™in varisleri olan mekanist fizikçiler, maddeyi,
      uzayda bir yer kaplayan geometrik bir cisim olarak gördüler.
      Gottfried Wilhelm Leibniz (1646-1716) ve Isaac Newton (1643-1727)
      maddeye dinamik bir anlam verdiler. Mekanistler ile dinamistler
      â€œkuvvet” kavramında buluÅŸtu.<br>
      Henüz kimya ve biyolojide büyük adımların atılmadığı zamanlarda
      Fizik’teki yeni buluÅŸlar modern bilime daima verimli boyutlar
      ekledi. Termodinamik yasaları ortaya konunca, her ÅŸeyi harekete
      indirgeyen klâsik fiziÄŸin yetmezliÄŸi görüldü. Onun yerine
      termodinamiÄŸin ilkelerini de içine alan â€œenerji fiziÄŸi” kavramına
      geçildi. Ä°ÅŸâ€™in Ä±sıya dönüştüğü Nicolas Léonard Sadi Carnot
      (1796-1832) tarafından 1824 yılında ispatlandı. Isının iÅŸe eÅŸdeÄŸer
      olduÄŸu<br>
      5<br>
      Jules ve Mayer tarafından 1847 yılında gösterildi. Sonra enerjinin
      sakımı yasası ortaya konuldu.<br>
      DoÄŸal olarak, bu bulguların ortaya kondukları süreçte mekanizm,
      dinamizm, materyalizm, realizm, idealizm, sipiritualizm,… gibi
      terimlerle ifade edilen felsefi tartışmalar hararetle sürdü.
      Tartışmalar ÅŸu soruya yanıt arıyordu:<br>
      â€œ-Bilim güvenli midir? Fizik, madde hakkında gerçek bilgiyi
      verebiliyor mu? Veremiyorsa, dine ve metafiziÄŸe kapanan kapılar
      yeniden açılmalı mı?”<br>
      Bu soruyu içtenlikle ortaya atan gerçek bilim adamları yanında, bu
      kuÅŸkuyu yaymayı kendileri için yararlı ve hatta zorunlu bir fırsat
      olarak gören inanç kurumları her zaman var olagelmiÅŸtir. Her
      fırsatta bilime karşı duran bu akım kesintisiz süregelmektedir.
      Bilimin doÄŸa olaylarını ve evreni hiçbir zaman açıklayamayacağını
      söyleyerek, yaratılış dogmasını yeniden egemen kılmak isteyen bu
      akım, adını akıllı tasarımcı (intelligent designer) diye
      deÄŸiÅŸtirdikten sonra, ÅŸimdi postmodernizm’in arkasına gizlenmeye
      mi Ã§alışıyor?<br>
      Gerçek ÅŸudur: Metafizik ve inanç sistemleri dünyayı ve evreni asla
      açıklayamadılar; yanlışlanamaz biçimde ortaya konan ve tekrar
      tekrar apaçık gözlemlenebilen bilimsel bilgilerle Ã§eliÅŸkiye
      düştüler. Onlar bu Ã§eliÅŸkiyi aÅŸamazken, modernitenin insanlara
      sunduÄŸu refah, toplumlarda bilime olan güveni giderek pekiÅŸtirdi.
      Ãœlkeler eÄŸitim sistemlerinde bilim ve teknolojiye Ã¶ncelik
      tanıdılar. Bilim, giderek, pragmatizmin yerini aldı. Deney ve
      gözlem sonuçları bilimsel kuramlara dönüşmeye baÅŸladı. Pozitivist
      ya da maddeci görüşleri aÅŸan bu anlayış, kaçınılmaz biçimde
      felsefeyi de etkiledi. MetafiziÄŸe ve inanç sistemlerine karşı
      koyan düşünce akımları güç kazandı. Pierre-Simon Laplace
      (1749-1827) ile baÅŸlayan bu akım, matematik kesinliÄŸe dayanan ve
      adına determinizm denilen bilimsel kuramı ortaya koydu. Elbette,
      bunun bir karşı görüş yaratması doÄŸaldır. Bilimsel tanımların
      felsefi yorumunu yapan fizikçi Pierre Duhem (1861-1916),
      matematikçi Ã‰douard Louis Emmanuel Julien Le Roy (1870-1954)
      fiziÄŸin de matematik gibi sembolik bir dil olduÄŸunu ileri
      sürdüler. O nedenle, maddenin niteliÄŸine bakmadan, nesneleri aklın
      kavrayabilmesi için daha açık, daha basit bir dil ile açıklamak
      gerektiÄŸini<br>
      6<br>
      savundular. Bu görüş, liberalizmin babası ve aydınlanmanın
      kurucularından sayılan John Locke (1632-1704)’un nesneleri birinci
      ve ikinci kalitedekiler sınıflamasına kadar geriye gidip dayandı.
      Locke, birinci kalitedeki (tanımsız) nesnelerin kendilerinden daha
      basit nesnelerle açıklanamayacağını söyler. Onlar, geometrik ya da
      mekanik olayların sanal görüntüsüdür. Birinci kalitedeki nesneleri
      ancak duyularımızla ya da sezgilerimizle algılarız. Ä°kinci
      kalitedeki nesneler ise, birinci kalitedekiler yardımıyla
      açıklanabilir. Ã–rneÄŸin, renk nesnesini (kavramını) birinci
      kalitedeki nesnelerle açıklayabiliriz1. Bu düşünce, Bertrand
      Russel’in paradokstan sakınmak için Kümeler Kuramı’nda yaptığı
      sınıflandırmaya benzer. Daha genel olarak, bir matematiksel sistem
      kurulurken, baÅŸlangıçta var sayılan belitler (axiom, tanımsız
      terim, ilkel terim), burada sözü edilen birinci kalitedeki
      nesneler gibidir.<br>
      Böylece, bilimin, maddenin Ã¶tesini göremediÄŸini kabul eden
      pozitivist ve mekanist anlayış, sonunda bilimsellikte (scientism)
      karar kıldı. Olayları betimleyen bir dil olarak kabul edildiÄŸinde,
      fizik, doÄŸa olaylarının o dile bir Ã§evirisini yapıyor demektir. Bu
      Ã§eviriler arasında farklılıkların ve hattâ yanlışlıkların olması
      doÄŸaldır. Ã–yleyse, maddenin niteliÄŸini bilebilmek ve doÄŸayı
      kavrayabilmek için fiziÄŸin madde hakkında bize sunduÄŸu bilgilerin
      saÄŸlamlığından kuÅŸku duyulması Ã§ok doÄŸaldır.<br>
      18. ve 19. yüzyıllarda fizik, kimya, biyoloji ve Ã¶zellikle
      astronomide elde edilen deÄŸerli bilgiler materyalist akımı Ã¶ne
      Ã§Ä±kardı. Sonunda, bütün doÄŸa olaylarını açıklayan yasaların var
      olduÄŸu görüşü kuvvetlendi. Bu düşünce giderek, evrensel bir
      hareket ve determinizm yasası olduÄŸu görüşüne kadar uzandı.
      Laplace, kendisine yeterli baÅŸlangıç bilgilerin verilmesi halinde,
      1000 yıl sonra evrenin her hangi bir yerinde ne olacağını hesap
      edebileceÄŸini söyledi. Hareketi temsil eden diferensiyel denklemin
      analitik Ã§Ã¶zümünün bulunması ve baÅŸlangıç deÄŸerlerinin verilmesi
      halinde, yalnız 1000 yıl sonrasının deÄŸil, 1000 yıl Ã¶ncesinin de
      hesaplanabileceÄŸini bu gün her matematikçi bilir.<br>
      Konuya baÅŸka açıdan bakalım. Determinizm yasası yalnız fiziksel
      bilimlere deÄŸil, gerekli Ã¶n veriler olduÄŸunda, sosyal bilimlere de
      uygulanabilir.<br>
      1 Modern Fizik, renkeleri dalga boylarına göre belirler.<br>
      7<br>
      Ã–zel olarak her toplumun ve hatta her bireyin davranışları için de
      bu yasa geçerli olmalıdır. Dolayısıyla, toplumların ve bireylerin
      davranışları ve gelecekleri baÅŸlangıçta tayin edildiÄŸi gibi
      olacağı hükmüne varılır. Ã–yle olduÄŸunda, toplumların ve bireyin
      geleneksel olarak görev, liyakat, itaat esasına dayanan ahlâki
      (etik) deÄŸerleri bir anda yok olur. Bununla da kalmaz, insanın
      aklî Ã§abalarını bir yana itersek, determinizmi kaderci bir
      zihniyete indirgemiÅŸ oluruz. Ã‡Ã¼nkü, kaderci görüşe indirgenen
      determinizmde bireyin davranışları tamamen kalıtımın (irsiyet)
      etkisiyle belirlenecektir.<br>
      Bu kadar indirgenmiÅŸ bir determinizm anlayışına felsefenin karşı
      Ã§Ä±kmasından daha doÄŸal ne olabilir? Sosyolojinin kurucusu ve
      pozitivizmin Ã¶nemli adlarından sayılan August Comte (1798-1857),
      bir yandan bilimsel araÅŸtırmalara sınır koymak isterken, Ã¶te
      yandan ahlâkı bilimsel yöntemlerle ortaya koyabileceÄŸine
      inanıyordu. Bu baÅŸarılabilirse, bilimsel yasalara baÄŸlı olacağı
      için, herkesin kabul edeceÄŸi evrensel ahlâk yasaları kurulmuÅŸ
      olacaktı. Ãœnlü matematikçi Henri Poincaré (1854-1912) bu görüşe
      karşı Ã§Ä±kar ve der ki;<br>
      â€œ-Bir tasımın (çıkarım, usavurma) Ã¶ncüllerinden her ikisi de
      bildirimci (indicative) olursa Ã§Ä±kan sonuç da bildirimci
      olacaktır. Oysa ahlâk kuralları bildirimci deÄŸil, buyrukçudur
      (imperative). Tasımda sonucun buyrukçu olabilmesi için,
      Ã¶ncüllerden en az birisinin buyrukçu olması gerekir. Ã–te yandan,
      bilimin belitleri ve Ã¶nermeleri buyrukçu deÄŸil, bildirimcidir. En
      hünerli diyalektikçi bu ilkelerle ne kadar oynarsa oynasın, onları
      buyrukçu yapamaz.”<br>
      Jules Lachelier (1832-1918), Kant’ın â€œLa Critique Du Judgement”
      adlı eserinden aldığı ilhamla doÄŸa yasalarının nedensellik
      (casualité) ilkesi kadar sonuç (finalité) ilkesine de baÄŸlı
      olduÄŸunu savundu. Pozitivist determinizm denilen bu akımı ciddi
      olarak eleÅŸtiren bilim adamlarının Ã¶ncüsü Emile Boutroux
      (1845-1921) sayılır. Boutroux, â€œDoÄŸa Yasalarının OlabilirliÄŸi”
      adlı tezinde maddeden hayata, hayattan bilince, aÅŸağı realiteden
      Ã¼stün realiteye geçtikçe determinizmin alanının daraldığını ve
      etkisinin azaldığını savundu. Sonuç olarak, â€œfizik Ã¢lemde egemen
      olan determinizm matematik kesinlik taşıyan bir determinizm
      deÄŸildir” yargısına vardı. Onun baÅŸlattığı doÄŸa bilimleri
      eleÅŸtirisi<br>
      8<br>
      akımı, 1890-1915 yılları arasında zirveye ulaÅŸmıştır. Bu akımın
      iki Ã¶nemli niteliÄŸi vardır:<br>
      1. Bilime yapılan bu eleÅŸtiri doÄŸrudan doÄŸruya felsefeden deÄŸil,
      bilimin kendisinden Ã§Ä±kmıştır ve teknik görünüme sahiptir.
      Ã–klityen olmayan geometrilerin varlığından yola Ã§Ä±kan akımın
      başında Henri Poincaré, Georg Cantor, Bertrand Russel, Pierre
      Duhem, Gaston Milhaud, Edouard Le Roy vardır. Ancak, bu adlar
      kendi aralarında da ciddi tartışma içindedirler. Ã–rneÄŸin,
      Poincaré, Le Roy’un görüşlerini Ã§ok sert bir dille eleÅŸtirmiÅŸtir.<br>
      2. Bilimlerin niteliÄŸini eleÅŸtiren bu akım, bilimlerin deÄŸiÅŸmez
      ilkelerini ortaya koymak peÅŸindedir. Dolayısıyla, metafizik ya da
      inanç sistemlerinin yaptığı eleÅŸtirilerle baÄŸdaÅŸtırılamazlar.<br>
      Antiscientisme diye adlandırılan bu akım, scientism (bilimsellik)
      karşıtı bir akım deÄŸildir. O, bilimlerin mahiyeti yanında aklı da
      eleÅŸtiriye tabi tutmuÅŸ; bilimi, dış dünyadaki varlıklarla aklın
      nesnel iliÅŸkilerinin bir ifadesi olarak görmüştür. Böylece, sanat,
      din ve ahlâk alanlarını positivisme’in ve scientisme’in
      kehanetlerinin iÅŸgalinden kurtarıp, insanın Ã¶zgürlüğüne geniÅŸ bir
      kapı açmayı hedeflediÄŸi söylenmelidir.<br>
      Bu bölümün son sözünü söylemek gerekirse, modern bilim,
      postmoderncilerin iddia ettiÄŸi gibi totaliter, indirgemeci, katı
      yapıları olan, deÄŸiÅŸmez yasalar koyan bir sistem deÄŸildir.
      Rasyoneldir (akılcıdır). GerçeÄŸi ve evrensel yasaları arar.
      Düzenden, nesnellikten, Ã¶zgürlükten yanadır. Yüzyıllar boyunca
      süren bilimsel bilgi Ã¼retim süreci, kendi niteliÄŸini,
      geleneklerini ve standartlarını koymuÅŸtur. Bilimsel Ã§alışma hiç
      kimsenin tekelinde deÄŸildir, hiç kimsenin iznine baÄŸlı deÄŸildir.
      Bilim herkese açıktır. Ä°steyen her kiÅŸi ya da kurum bilimsel
      Ã§alışma yapabilir. Dil, din, Ä±rk, Ã¼lke tanımaz. Her an herkes
      tarafından, Ã¼retilen bilginin geçerliÄŸi ve kesinliÄŸi
      denetlenebilir. Bu denetim sürecinde, yanlış olduÄŸu anlaşılan
      bilgiler elenir. Dolayısıyla, bilim, herhangi bir anda tekniÄŸin
      verdiÄŸi en iyi olanaklarla gözlenebilen, denenebilen ya da mevcut
      bilgilere dayanılarak mantık kurallarıyla geçerliÄŸi kanıtlanabilen
      sistemli bilgilerden oluÅŸur. Karl Popper (1902-1994)’in dediÄŸi
      gibi, yanlışlanan bilgi, hemen bilimsel bilgi havuzundan atılır,
      yerine yenisi girer.<br>
      9<br>
      Hepimizin bildiÄŸi gibi Newton’un hareket yasaları, 20.yüzyılda
      Kuantum FiziÄŸi ve Görelilik Kuramı bulunana dek, fizikte genel
      doÄŸru kabul edildi. Ama ÅŸimdi, Newton yasalarının genel geçerliÄŸi
      olan evrensel yasalar olmadığı ortaya konuldu. Atom altı
      parçacıkların hareketlerini açıklamak için Kuantum MekaniÄŸini, Ã§ok
      uzak gök cisimlerinin Ã§ok hızlı hareketlerini açıklamak için
      Görelilik Kuramını, yakın Ã§evremizde (dünya ve ona baÄŸlı
      gezegenler) oluÅŸan hareketlerin açıklanması için Newton MekaniÄŸini
      kullanıyoruz. Her iyi fizikçinin hayali, bu Ã¼Ã§ mekaniÄŸi içine alan
      evrensel hareket yasasını bulabilmektir. Bir gün bunun
      bulunamayacağını kim söyleyebilir?<br>
      3. MATEMATİKTE POSTMODERNİZM OLAMAZ<br>
      Matematik akıl yürütme ve soyutlama sanatıdır. Dayandığı bu
      temelleri hiç bırakmamıştır. Postmodernizmin belirleyici
      nitelikleri arasında sayılan irrasyonalizm, gerçekliÄŸe karşı
      duruÅŸ, soyutlamayı kabul etmeme, mutlak doÄŸrunun varlığına
      inanmayış, genellemenin yapılamayışı gibi nitelemelerin
      matematikle baÄŸdaÅŸması söz konusu olamaz. Her ÅŸeyden Ã¶nce
      irrasyonellik yaftası matematiÄŸe yapıştırılamaz. Matematik, bir
      aksiyomatik sistem içinde akıl yürütmeyle mutlak doÄŸruları arar; o
      doÄŸruların geçerli olduÄŸu en genel yapıyı bulur. O yapılar içinde
      doÄŸruluÄŸu kanıtlanan her Ã¶nerme (teorem), zaman geçtikçe
      doÄŸruluÄŸunu asla kaybetmez ve ilk günkü gibi taptaze kalır.
      Ã–rneÄŸin, â€œdüzlemde bir Ã¼Ã§genin iç açılarının toplamı 180
      derecedir” diyen teorem her zaman doÄŸru kalacak, asla
      eskimeyecektir. Bunlara benzer Ã¶rnekleri Ã§oÄŸaltmak yerine, neden
      postmodernizmin matematik ile baÄŸdaÅŸamayacağını açıklamaya
      Ã§alışmak daha uygun olacaktır.<br>
      MÖ 4000-2000 yılları arasında Mezopotomya’da ve Mısır’da basit
      aritmetik iÅŸlemlerinin yapıldığını ve pratik geometri
      problemlerinin Ã§Ã¶züldüğünü biliyoruz. Daha ileri giderek ÅŸunu
      söyleyebiliriz. 1858 yılında Ä°skoçyalı Rhind tarafından Luxor
      (Mısır)’da bulunup Ä°ngiltere’ye kaçırılan ve MÖ 1650 yılında
      yazılmış olduÄŸu anlaşılan Ahmes Papirüsü’nde Ã§Ã¶zülen aritmetik
      problemler, 15.yüzyıl avrupasında henüz yapılamıyordu. Demek ki,
      Greek geometrisini bir yana bırakırsak, batı avrupa aritmetik
      iÅŸlemlerde Mezopotamya’dan ve Mısır’dan 3000 yıl geridedir.
      Matematik tarihine batılı kaynaklardan baktığımızda,<br>
      10<br>
      geometride ilk kez akıl yürütmeyle (deductive reasoning) problem
      Ã§Ã¶zümünün Milet’de yaÅŸayan Thales (MÖ 640-546)2 tarafından ortaya
      konulduÄŸunu görüyoruz. Bu olgu Ã§ok Ã¶nemlidir; Ã§Ã¼nkü, akıl yürütme
      2500 yıldır doÄŸru’ya eriÅŸmek için kullanageldiÄŸimiz biricik
      araçtır. Bu aracı iyi iÅŸler hale getiren Ã¶nemli bir olgu daha
      vardır: Ä°ki-deÄŸerli (doÄŸru ve yanlış) usbilimin (mantık, logic)
      kurucusu Aristoteles (MÖ 384-322), Organon (alet) adlı yapıtında
      14 syllogism (usavurma kuralı) verdi. Bu kurallar bu günkü
      biçimsel mantığın temelidir. Onlar, 2000 yılı aÅŸkın bir zaman
      dilimi içinde insanoÄŸlunun düşünme ve doÄŸruyu bulma eylemini
      etkisi altında tutmuÅŸtur. KuÅŸkusuz, en Ã§ok matematik bundan
      nasibini almıştır… Organon, insanlığa miras kalan en büyük
      yapıtlardan biridir. Mantık kuralları doÄŸru ile yanlışın
      ayırdedilebilmesi için akıl yürütme sürecinin (deductive
      reasoning) nasıl iÅŸleyeceÄŸini belirler. Socrates (MÖ 469-399),
      Thales’in dedüktif yöntemini sosyal alanlara uygulamış; iyinin,
      güzel’in, adaletin ne olduÄŸunu kendine Ã¶zgü pedagojik dille
      anlatmıştır.<br>
      Immanuel Kant (1724-1804 ), mantığın tamamen iÅŸlenmiÅŸ, bitirilmiÅŸ,
      sona erdirilmiÅŸ bir doktrin olduÄŸunu 1794 yılında ifade etmiÅŸtir.
      Ama Kant yanılıyordu. Mantığın görkemli dönüşü henüz baÅŸlamamıştı.
      (Kant haklı Ã§Ä±ksaydı, matematik için ve dolayısıyla bilim için Ã§ok
      yazık olurdu.)<br>
      Ä°ngiliz matematikçisi George Boole (1815-1864) iki-deÄŸerli
      Aristotles mantığını matematiksel temellere oturtan simgesel
      mantığı yaratmıştır. Buna Boole mantığı, Boole cebiri,
      matematiksel mantık, simgesel mantık, vb adlar verilmektedir.
      Boole mantığında bu gün kullandığımız simgeleri yaratan kiÅŸi Ernst
      Schröder (1841-1902)’dir. Akıl yürütmede kullanılan simgeler
      sözcüklere, nesnelere, duyulara baÄŸlı deÄŸildir. Soyut simgeler ve
      o simgeler arasında matematiksel iÅŸlemler kullanılarak akıl
      yürütme süreci tamamlanmaktadır. Boole Mantığının kullandığı
      cebirsel yapı, Ã§evre koÅŸullarından, duyulardan ve kullanılan
      dilden arınmış olduÄŸu için, usa vurma eylemi gerçek soyutlamayı
      yakalayabilmekte ve böylece mantığın istediÄŸi saÄŸlamlığa
      eriÅŸmektedir. Unutulmamalıdır ki, uygarlık ancak düşüncelerin
      soyutlanması ile kurulabilmiÅŸtir. Bu nedenle, soyutlamadan kaçıp
      somuta sığınan postmodernizm, soyut düşüncelere dayalı matematiÄŸe
      bulaÅŸamaz.<br>
      Ä°skenderiye okulunda yetiÅŸen Ã–klit (MÖ 430-360), kendi adıyla
      anılan geometrinin belitlerini (axiom) koymuÅŸtur. â€œElementler”
      adıyla yazdığı 11 ciltlik eser, aynen Organon gibi, insanlığa
      bırakılan büyük miraslardan birisidir ve iddia edildiÄŸine göre
      Ä°ncil’den sonra en Ã§ok okunan kitaptır. Ã–klit geometrisi o kadar
      Ã¶nemlidir ki, 20.yüzyılın yarısına kadar bütün okullarda
      vazgeçilemez bir ders olarak yerini korumuÅŸtur.<br>
      Ã–klit’in 5-inci beliti, â€œbir doÄŸruya dışındaki bir noktadan bir ve
      yalnızca bir paralel Ã§izilir” der. Bu belit, içinde yaÅŸadığımız
      3-boyutlu uzayda duyu<br>
      2 Ne yazık ki Anadolu uygarlıklarını yaratan Ã¼nlü filozoflara
      sahip Ã§Ä±kamıyoruz. Neden Milet’te bir Tales akademimiz, Perge’de
      bir Apolyonus akademimiz, Assos’ta bir Aristo akademimiz yoktur?<br>
      11<br>
      organlarımızın hemen sezinlediÄŸi bir algıdır. 2000 yıl boyunca
      dünyanın en akıllı adamları bu basit sezgiyi ispat etmeye
      uÄŸraÅŸtılar, ancak baÅŸaramadılar. Ama, evrenin gizleri duyu
      organlarımızın algıladıkları ile sınırlı deÄŸildir. Algılarımızın
      Ã¶tesine geçmek için aklımızı ve soyutlamayı kullanırız. Böyle
      yapan Nikolai Lobachevsky (1792-1856) 1826 yılında 5-inci
      postulatı yadsıyan bir geometri kurdu. Lobachevsky’nin devrim
      yaratan bu buluÅŸuna hiperbolik geometri diyoruz. Bu geometri,
      Ã–klit geometrisinin 5-inci postulatı dışındaki postulatları aynen
      kabul eder. 5-inci postulat yerine<br>
      â€œBir doÄŸruya dışındaki bir noktadan birden Ã§ok paralel
      Ã§izilebilir.”<br>
      postulatını koyar. Sonuç olarak, bu geometride bir Ã¼Ã§genin iç
      açıları toplamı 180 dereceden küçük olur. Benzer olarak, Riemann<br>
      â€œBir doÄŸruya dışındaki bir noktadan hiç bir paralel Ã§izilemez”<br>
      diyerek küresel geometriyi kurdu. Bu geometride bir Ã¼Ã§genin iç
      açıları toplamı 180 dereceden büyük olur.<br>
      Hiperbolik ve küresel geometrilerde böyle oluÅŸu, Ã–klit
      geometrisinde Ã¼Ã§genin iç açılarının toplamının 180 derece olduÄŸunu
      söyleyen yasanın yanlışlanması anlamına gelmiyor. Ã‡Ã¼nkü, Ã–klit
      Geometrisi, Hiperbolik Geometri ve Küresel Geometri birbirlerinden
      farklı Ã¼Ã§ matematiksel sistemdir. Her sistemin doÄŸru’ları ancak o
      sistem içinde geçerlidir. Böyle oluÅŸu, postmodernizmin iddia
      ettiÄŸi gibi, mutlak â€œdoÄŸru”nun olmadığı anlamına gelemez.
      Matematik her sistemde geçerli olan ortak evrensel doÄŸruların
      peÅŸinde deÄŸildir. Belirli postülatlara dayanarak kurduÄŸu bir
      aksiyomatik sistemdeki doÄŸruları arar. O doÄŸrular, söz konusu
      system içinde evrensel ve mutlak doÄŸrulardır. Esasında, mantığı
      red ettiÄŸine göre, postmodernizmde doÄŸru ya da yanlış diye bir
      ÅŸeyden söz edilemez.<br>
      Bazılarına göre, kenar uzunluÄŸu 1 birim olan karenin köşegeninin
      hesaplanamayışını, yarıçapı 1 birim olan Ã§emberin Ã§evresinin
      hesaplanamayışını matematikte bir tutarsızlığın olduÄŸuna ya da
      matematiÄŸin sanıldığı kadar saÄŸlam<br>
      12<br>
      olmayışına yormak isterler3. Her iki problem, gene dünyanın en
      akıllı insanlarını 2000 yıldan fazla uÄŸraÅŸtıran problemlerdendir.
      Problemin Ã§Ã¶zümü için ortaya konulan yöntemler, insan aklının
      eriÅŸtiÄŸi dorukların göstergesidir. Bu ve benzeri problemlerin
      Ã§Ã¶zülemeyiÅŸ nedeni artık Ã§ok iyi biliniyor. Ä°rrasyonel sayıların
      bilinmediÄŸi zamanlarda, bu problemlere rasyonal sayılar kümesinde
      Ã§Ã¶züm aranıyordu. Ã‡Ã¶züm irrasyonel sayılar kümesinde olduÄŸuna
      göre, onun rasyonel sayılar kümesi içinde bulunamamasından daha
      doÄŸal ne olabilir? Julius Wilhelm Richard Dedekind (1831-1916),
      irrasyonel sayıları kurup4 rasyonel sayılara katarak gerçel (real)
      sayılar kümesini oluÅŸturunca 2000 yıl Ã§Ã¶zülemeyen sorular hemen
      Ã§Ã¶zülüverdi.<br>
      Postmodernizmin eleÅŸtiri konularından birisi de sonsuz kavramıdır.
      Sonsuz, antik-çaÄŸ matematikcilerinin eksikliÄŸini sezdikleri ama
      ussal bilgiye dönüştüremedikleri Ã¶nemli bir kavramdır. 17. ve 18.
      yüzyılda, fiziksel olayların açıklanabilmesi için ortaya atılan
      sonsuz küçükler (infinitesimal) hesabı, bu yöndeki büyük bir
      adımdır. 20. yüzyıl baÅŸlarında ussal ve sistemli bilgiler
      disiplini olarak ortaya konan sonsuzluk kavramı, 6000 yıllık
      matematikte gerçekleÅŸen en büyük aÅŸamadır, en büyük devrimdir!...
      Sonsuzun doÄŸuÅŸunu saÄŸlayan etmenlerden biri olan limit kavramının,
      dört iÅŸleme eklenen beÅŸinci bir iÅŸlem olarak matematiÄŸe giriÅŸi,
      â€œanaliz” adıyla anılan büyük ve Ã¶nemli bir bilim dalını
      doÄŸurmuÅŸtur. Analizin doÄŸuÅŸunu ve geliÅŸimini saÄŸlayan zorlayıcı
      etmenlerin başında fizik gelir. Klasik fiziÄŸin hemen her
      probleminin Ã§Ã¶zümü, analizin bilgi sınırlarını zorlamış ve onu
      geliÅŸmeye itmiÅŸtir. Bugün klasik fizikte doÄŸa olaylarının
      açıklanması, analiz bilim dalının kesin egemenliÄŸi altındadır.
      Benzer olgu, Ã§aÄŸdaÅŸ fizik için de olmaktadır. Klasik fiziÄŸin
      Ã§Ã¶zümleyemediÄŸi bazı doÄŸa olaylarının açıklanabilmesi için yeni
      kuramlara gerekseme duyulmuÅŸtur. Bu yöndeki Ã§abalar sonunda,
      1924-28 yılları arasında Kuantum FiziÄŸi kurulmuÅŸtur. Bu yeni
      kuramın temelleri de adına â€œÃ‡aÄŸdaÅŸ Analiz” ya da â€œFonksiyonel
      Analiz”denilen matematik dalının ortaya Ã§Ä±kmasını saÄŸlamıştır. Bu
      geliÅŸim, doÄŸa olaylarının matematiksel modellerle temsiline yeni
      ve Ã¶nemli bir Ã¶rnek olmuÅŸtur. Işığın dalga hareketiyle mi, yoksa
      parçacık halinde mi yayıldığı sorusu, geçen yüzyılın baÅŸlarında
      fizikçileri karşı karşıya getiren Ã¶nemli bir soruydu? Ã‡Ã¼nkü,
      Ä±ÅŸÄ±ÄŸÄ±n yayılışını Schrödinger’in Dalga MekaniÄŸi Kuramı ile
      Heisenberg’in Matris MekaniÄŸi Kuramı farklı biçimlerde ama doÄŸru
      olarak açıklıyorlardı. FiziÄŸin bu Ã¶nemli problemine, â€œFonksiyonel
      Analiz” bilim dalı, mükemmel ve zarif bir Ã§Ã¶züm getirmiÅŸtir:
      Schrödinger’in kuramı L²-<br>
      3 Bkz. Alan Woods-Ted Grant, Aklın Ä°syanı: Marksist Felsefe ve
      Modern Bilim, Tarih Bilinci yayınevi<br>
      4 Ä°rrasyonel sayıların varlığının sezilmesinin, MÖ 700
      yıllarındaki Hint MatematiÄŸine dek geri gittiÄŸi söylenir. Ancak,
      formal cebirsel kuruluÅŸunu Dedekind yapmıştır.<br>
      13<br>
      fonksiyon uzayı içine, Heisenberg’in kuramı ise l²-dizi uzayı
      içine yerleÅŸtirilmekte ve bu modeller içinde açıklanmaktadır. Ä°ki
      kuramın farklı görüntüsü buradan gelmektedir. Ama, bu iki uzay,
      matematiksel açıdan yapıları biribirlerine denk olan iki uzaydır.
      Dolayısıyla iki kuram birbirine denktir. Bu Ã¶rnek gösteriyor ki,
      matematiksel yapılar reel dünyanın kendisi deÄŸil, reel dünyayı
      açıklamaya yarayan soyut evrenler (uzaylar, modeller) dir.
      Postmodernizmin istediÄŸi gibi, sonlu’da kalırsak doÄŸayı
      anlayamayız. Ã‡Ã¼nkü, doÄŸa olaylarının hiçbirisi discrete ve sonlu
      deÄŸildir. Sonsuz kavramını dışladığımız zaman, doÄŸa olaylarını
      açıklama yeteneÄŸimizi ve bilgimizi yitirmiÅŸ oluruz.<br>
      AritmetiÄŸin Temelleri<br>
      MatematiÄŸe yöneltilen eleÅŸtirilerden birisi de Kurt Gödel’in 1931
      yılında kanıtladığı Eksiklik Teoremidir. Konuyu iyi
      kavrayamayanlar, bu teoremin matematiÄŸe karşı duyulan sarsılmaz
      güveni ciddi olarak sarstığını sanırlar. Bu iÅŸin aslını biraz
      açmakta yarar vardır:<br>
      Bir M matematik sisteminde iki nitelik ararız.<br>
      1. Tamlık (completeness): Ä°Ã§indeki her teorem kanıtlanabiliyorsa
      sistem tamdır. BaÅŸka bir deyiÅŸle, sistemdeki her p Ã¶nermesi için
      ya â€˜p doÄŸrudur’ ya da â€˜p yanlıştır’ teoremlerinden biri
      kanıtlanabiliyorsa M sistemi tamdır.<br>
      2. Tutarlılık (çeliÅŸkisizlik, consistency): M sistemindeki her p
      Ã¶nermesi için ya â€œp doÄŸrudur” ya da â€œp yanlıştır” teoremlerinden
      ancak birisi geçerliyse M sistemi tutarlı, her ikisi aynı anda
      varsa M sistemi tutarsızdır.<br>
      1931 yılında Kurt Gödel (1906-1978), eksiklik teoremi adıyla
      bilinen ÅŸu teoremi kanıtladı. â€œYeterince büyük tutarlı bir sistem
      içinde doÄŸru olduÄŸu halde kanıtlanamayan Ã¶nermeler (teoremler)
      vardır.” Bu teorem, sistemin iÅŸe yaramaz olduÄŸu anlamına gelmiyor.
      Bunu daha iyi anlayabilmek için, Turing makinasına bakalım. Alan
      Mathison Turing (1912-1954), matematikte Ã§Ã¶zümü olan her problemi
      Ã§Ã¶zecek mekanik bir aletin olup olamayacağını düşündü. Adına
      mekanik makina diyoruz, ama o gerçekte bir demir yığını
      tasarlamadı. Turing, bu günkü bilgisayarların Ã§alışma ilkelerine
      Ã§ok benzeyen bir yöntemle, Ã§Ã¶zümü gerçekte var olan bütün
      problemleri Ã§Ã¶zen mekanik bir makinanın (daha doÄŸrusu bir
      algoritmanın) var olamayacağını kanıtladı (1936). Bu sonuç, farklı
      bir yaklaşımla Gödel’i doÄŸrulamaktadır. Daha sonra, G.Chaitin,
      tutarlı bir matematiksel sistem içinde kanıtlanabilecek
      teoremlerin en Ã§ok sayılabilir sonsuz Ã§oklukta olduÄŸunu<br>
      14<br>
      kanıtladı. Bunu daha açık söylersek, tutarlı bir sistemde
      sayılamayan sonsuz Ã§oklukta doÄŸru Ã¶nerme varsa, biz ancak onların
      sayılabilir sonsuz tanesini kanıtlayabiliriz. Ã–tekiler doÄŸru
      olmaya devam ederler. Bunu iyi bilinen bir Ã¶rneÄŸe benzetelim.
      Gerçel (real) sayılar kümesi sayılamaz sonsuz Ã§okluktadır. Biz onu
      birer birer saymaya kalkarsak, onun içinden ancak sayılabilir
      sonsuz tanesini (rasyonel sayılar kadarını) sayabiliriz. Geride
      kalanları (irrasyonel sayılar kadarını) sayamayız; ama onlar
      gerçel sayı kümesinde varlıklarını sürdürürler. Kurt Gödel’in
      eksiklik teoremi buna benzer. Yeterine büyük (sayılamaz sonsuz
      Ã§oklukta doÄŸru Ã¶nerme içeren) bir sistemde, biz ancak onların
      sayılabilir sonsuz tanesini kanıtlayabiliriz. Ama geride kalanlar
      doÄŸru Ã¶nerme olma niteliklerini yitirmezler. Bu sonuç, sonsuzun
      olaÄŸanüstü Ã¶zelliklerinden birisidir.<br>
      Belirsizlik (uncertainty)<br>
      Postmoderncilerin Ã§ok sevdiÄŸi kavramlardan birisi
      â€œbelirsizlik”dir. Ä°ki-deÄŸerli mantıkta belirsizlik olamaz. Orada
      bir Ã¶nerme ya doÄŸru ya da yanlış’tır. Oysa, gerçek yaÅŸamda
      Ã¶nermeler hem doÄŸru, hem yanlış ya da biraz doÄŸru, biraz yanlış
      olabilir. Daha Ã¶tesi, gözlemlere dayalı Ã¶nermelerin doÄŸruluÄŸu
      belli bir olasılık katsayısına baÄŸlıdır. M.Ö.400 lü yıllardan
      beri, doÄŸru ve yanlış arasında bir ÅŸeylerin daha olması gerektiÄŸi
      seziliyordu. Ã‡Ã¼nkü iki-deÄŸerli mantığın Ã§atışkılar (paradox)
      yarattığı da görülüyordu. Bu sorunu aÅŸmak için Ã§alışanlar arasında
      Polonyalı Jan Lukasiewicz (1878 â€“ 1956) anılmalıdır. Lukasiewicz
      geçen yüzyılın başında Ã§ok-deÄŸerli mantığı kurdu. Ã–nce doÄŸru ve
      yanlış arasına bir ara-deÄŸer (bilirsiz deÄŸer, nötr) koyarak
      Ã¼Ã§-deÄŸerli mantığı belitsel biçimde ortaya koydu. Bu sistem
      iki-deÄŸerli mantığı kapsayan daha genel bir sistem oldu. Ama bu
      iÅŸin Ã¼Ã§ deÄŸerle kısıtlanamayacağı, sonsuz-deÄŸerli mantığa geçiÅŸin
      doÄŸallığı da ortaya Ã§Ä±kıyordu.<br>
      Fuzzy Mantığı<br>
      DoÄŸa olaylarını açıklamak için kullandığımız matematiksel
      yöntemlerin ve modellerin yararı, gücü ve heybeti tartışılamaz.
      Ancak, matematiÄŸin kesin deterministik niteliÄŸinin günlük yaÅŸama
      Ã§oÄŸunlukla uymaması, yüzyıllar boyunca bilim adamlarını ve
      düşünürleri uÄŸraÅŸtırmıştır. Matematiksel temsiller, evrenin
      karmaşıklığı ve sınırsızlığı karşısında daima yetersiz ve Ã§ok
      yapay kalmaktadır. Bu nedenle, doÄŸa olaylarını açıklarken,
      Ã§oÄŸunlukla, kesinliÄŸi (exactness - certainty) deÄŸil, belirsizliÄŸi
      (vagueness - uncertainty) kullanırız. DoÄŸal diller, doÄŸal
      kavramları açıklamakta Ã§oÄŸunlukla matematiksel modellerden daha
      etkilidir. 1965 yılında Lotfi Zadeh ilk cesur adımı attı ve fuzzy
      kümelerini ve fuzzy mantığını tanımladı. Daha sonra, belirsizliÄŸi
      belirli kılabilmek için soft-sets, hard-sets gibi kavramlar ortaya
      konuldu.<br>
      Bütün bunlar henüz emekleme dönemindedirler. Hiç birisi iki-deÄŸeri
      mantığa dayalı matematiÄŸin olasılıkla yaptığı iÅŸten fazlasını,
      belirsizliÄŸi<br>
      15<br>
      belirlemek için yapamıyor. Bunlar arasında en eskisi ve en yaygını
      olan Fuzzy sistemleri, klâsik matematiÄŸin Ã§Ã¶zemediÄŸi hiç bir
      problemi Ã§Ã¶zemedi. Bu yöndeki geliÅŸmelerin bir iÅŸe yarayıp
      yaramadığını zaman gösterecektir. Åžimdilik Aristo mantığını
      terketmek için bir neden görünmüyor. BelirsizliÄŸi, olasılık
      kuramıyla istediÄŸimiz duyarlıkta belirleyebiliyoruz. Bu günün
      teknolojisi için bu kadarı fazlasıyla yetiyor.<br>
      Son söz olarak, matematik ile postmodernizmin asla
      baÄŸdaÅŸamayacağını yinelemekle yetinelim.<br>
    </p>
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::<br>
    <br>
    <div class="moz-cite-prefix">30.11.2016 16:41 tarihinde yilmaz
      akyildiz yazdı:<br>
    </div>
    <blockquote
cite="mid:CAJg42PvtCxrm8cmsHyonxgq_3xsErnurN53h2akV7oTa2hSNQA@mail.gmail.com"
      type="cite">
      <div dir="ltr">
        <div class="gmail_default" style="font-family:"comic sans
          ms",sans-serif;font-size:small">anılaaar anılar...</div>
        <div class="gmail_default" style="font-family:"comic sans
          ms",sans-serif;font-size:small">madem ki bu ekranda "kel
          alakalar" a da yer var</div>
        <div class="gmail_default" style="font-family:"comic sans
          ms",sans-serif;font-size:small">alın size "kelaynak" ben
          den bazı hatıralar:</div>
        <div class="gmail_default" style="font-family:"comic sans
          ms",sans-serif;font-size:small"><br>
        </div>
        <div class="gmail_default" style="font-family:"comic sans
          ms",sans-serif;font-size:small">Netekim kenan Evren darbe
          yapınca ben Kaddafi nin sosyalist Libya sına tüydüm. Baktim
          ODTÜ Elektrikten (artık o da rahmetli, evet o da alkolle
          intihar etti) Circuit Theory hocam "gominist" Yurdakul Ceyhun
          da orda, (Resim 1). Dahası ODTÜ yü darmadağın eden faÅŸist
          rektör Hasan Tan da orda deÄŸilmi? Bu iki politik kutup
          ortasında da ismini eminim duyduÄŸunuz astrofizikçi Osman
          Demircan var. Bir duydum Osman bir matematik kitabı
          yazıyormuÅŸ, fizikdeki integraller hakkında. Görmek istememe
          raÄŸmen o kitabı hala edinemedim. Ben de o arada, son ODTÜ
          Rektörlük seçimi ortamında "intihal" olduÄŸu iddiası ile
          yazarlarından birisine karşı politik silah olarak kullanılan
          (yeni akit gazetesindeki haber) Diferasiyel Denklemler
          kitabının Laplace kısmını yazmakla meÅŸguldüm. DiÄŸer taraftan
          da mühendislere DE, Lin Alg, Cx Analiz derslerini veriyorum,
          (Matematik Bölümü yok). Ä°kinci resimde Ã¶ÄŸrencilerimle Ã§Ã¶lde
          bir piknikdeyiz, (benim yazılarım resimsiz olmaz!). Ofis
          saatlerime daha Ã§ok kız Ã¶ÄŸrencilerim geliyorlar ve
          matematikden Ã§ok benimle sohbeti seviyorlar. Bir tanesini
          unutamam: "gençken evlendim, 2 Ã§ocuk doÄŸurduktan sonra
          gördüğünüz gibi ÅŸiÅŸmanladım, kocam (o da Ã¶ÄŸrenci imiÅŸ) artık
          bana bakmıyor, hafta sonları Malta ya gidiyor.." Â Daha sonra
          Ã¶ÄŸrendim ki Kaddafi yazları bütün Ã¶ÄŸrencilerin cebine döviz
          koyuyor ve bilhassa (o zamanlar demir perde arkası) avrupa
          Ã¼lkelerine gönderiyor. </div>
        <div class="gmail_default" style="font-family:"comic sans
          ms",sans-serif;font-size:small"><br>
        </div>
        <div class="gmail_default" style="font-family:"comic sans
          ms",sans-serif;font-size:small">Aradan 8 sene geçmiÅŸ,
          1982 de o zamanki eÅŸimle VarÅŸovada ICM Toplantısındayız, (3.
          Resimde, kendisini Berkeleyden iyi tanıdığım, benim bir sınıf
          Ã¼zerimde, o senenin Yau ile Field Medalisti William Thurston u
          son gördüğümde kendi kameramdan Ã§ekilmiÅŸ resmi, Ã§ok erken
          kaybettiÄŸimiz büyük topologist, Perelman Poincare yi onsuz
          Ã§Ã¶zemezdi, Bill in enteresan bir resmini de internetden
          kopyalıyorum: Resim 4). Bir akÅŸam eÅŸimle bira içmek istedik.
          Barımsı bir yere girdik. Bekle babam bekle, bize uÄŸramıyor
          garson. Sonunda olayı Ã§aktık ve rüşvet vererek biramıza
          kavuÅŸabildik, (gominist rejim, daha ne olsun...) O gece bir de
          aynı yerde iki Ã§ingene orta yerde Ã¶yle bir kavga ettiler ki
          anlatamam. Danışıklımıydı dövüşleri yoksa Ã§okmu sarhoÅŸtular
          pek anlayamadık, ama o manzarayı da unutamadık. </div>
        <div class="gmail_default" style="font-family:"comic sans
          ms",sans-serif;font-size:small">Ertesi gün rahat rahat
          kavgasız rüşvetsiz nerde bira içeriz Ã¶ÄŸrendik: Barış Kendirli
          ve Mehmet Can hocaların bahsettikleri Grand Hotel! Atladık
          gittik. </div>
        <div class="gmail_default" style="font-family:"comic sans
          ms",sans-serif;font-size:small">Aman allahım, Mehmet Can
          hoca ne kadar haklı, ben hayatımda daha güzel kızlar bir de
          Moskova da turistlerin kaldığı otelde gördüm. Biralarımızı
          Ä±smarladık güzelleri seyrediyoruz pazarlık yaparlarken. O da
          ne? Benim Libyalı Ã¶ÄŸrencilerim takım halindeler. Kaddafi den
          cepler bol, pazarlık dahi etmiyorlar. Beni de unutmamışlar,
          biralarımızı onlar Ã¶dediler... </div>
        <div class="gmail_default" style="font-family:"comic sans
          ms",sans-serif;font-size:small"><br>
        </div>
        <div class="gmail_default" style="font-family:"comic sans
          ms",sans-serif;font-size:small">Not: iÅŸbu yazım Timur
          Hocanın "yazmalısın!" dediÄŸi yazı deÄŸildir. KastettÄŸi yazı
          zaten yazıldı, 2 senedir arÅŸivimde beklemededir. <br>
        </div>
      </div>
      <div class="gmail_extra"><br>
        <div class="gmail_quote">2016-11-30 13:39 GMT+03:00 yilmaz
          akyildiz <span dir="ltr"><<a moz-do-not-send="true"
              href="mailto:yilmaz.akyildiz@gmail.com" target="_blank">yilmaz.akyildiz@gmail.com</a>></span>:<br>
          <blockquote class="gmail_quote" style="margin:0 0 0
            .8ex;border-left:1px #ccc solid;padding-left:1ex">
            <div dir="ltr">
              <div class="gmail_default" style="font-family:comic sans
                ms,sans-serif;font-size:small">kel alaka</div>
              <div class="gmail_default" style="font-family:comic sans
                ms,sans-serif;font-size:small">Timur hoca nın mesajına
                olan 2 yoruma da..</div>
              <div class="gmail_default" style="font-family:comic sans
                ms,sans-serif;font-size:small"><br>
              </div>
              <div class="gmail_default" style="font-family:comic sans
                ms,sans-serif;font-size:small">artık bu milletin,
                matematikçileri de dahil, Â </div>
              <div class="gmail_default" style="font-family:comic sans
                ms,sans-serif;font-size:small">kafayı sıyırttıklarına
                gerçekten inanır oldum</div>
              <div class="gmail_default" style="font-family:comic sans
                ms,sans-serif;font-size:small">ve kendimden de
                ÅŸÃ¼phelenmeye baÅŸladım...!</div>
              <div class="gmail_default" style="font-family:comic sans
                ms,sans-serif;font-size:small"><br>
              </div>
              <div class="gmail_default" style="font-family:comic sans
                ms,sans-serif;font-size:small">Kimse de merak etmiyor ki
                Timur Hoca yılmaz a neden neyi "yazmalısın!"
                diyor/istiyor...</div>
              <div class="gmail_default" style="font-family:comic sans
                ms,sans-serif;font-size:small"><br>
              </div>
              <div class="gmail_default" style="font-family:comic sans
                ms,sans-serif;font-size:small">Madem ki anılardan
                bahsediyor son yorum,</div>
              <div class="gmail_default" style="font-family:comic sans
                ms,sans-serif;font-size:small">ben de VaÅŸova 1982 ICM
                Toplantısından 2 resim ekliyorum. 2. resimde Yusuf Avcı
                da var ve en saÄŸdaki Ã§ok kıymetli nazik insan artık
                rahmetli. Ä°lk ve son görüşüm idi. Ä°smini dahi
                hatırlıyamıyorum ÅŸu an, ama tanıyanlar bilir. Aslı
                Denizli den Robert mezunu ve BoÄŸaziçin de de hocalık
                yapmış ender güzel bir insan. Amerikada hocalık yaparken
                yalnız yaÅŸadığı evinde (ev deÄŸil sanki kütüphane) bir
                sabah hayata veda etmiÅŸ bulundu. </div>
              <div class="gmail_default" style="font-family:comic sans
                ms,sans-serif;font-size:small">Ve madem ki anılardır
                mevzu bahis ben de size bir Cuma günü Ã¶ÄŸle namazı
                sonrası Riyad Meydanındaki izlenimlerimi anlatayım:</div>
              <div class="gmail_default" style="font-family:comic sans
                ms,sans-serif;font-size:small">Cuma cemaati dağılmış ve
                bir itfaiye arabası meydanı basınçlı sularla temizliyor,
                yerde kanlar vardı, gözlerimle gördüm. Sordum nedir
                olay, dediler "Filipinli (gariban olmalı) birisinin
                kafasını kestiler. Suçu yanında Ã§alıştığı ailenin
                parasını Ã§almak"... Ben inanmadım, orada Ã§alışan
                Filipinlileri tanıdım, Ã§ok medeni sakin Ã§alışkan
                insanlar. Ama Krallık kendi halkına göz dağı vermek için
                arada bir kan akıtma ihtiyacını duyar. Kendi halkına
                dokunmaz, gelsin ordan bir gariban... Hintli ye
                dokunamaz Ã§Ã¼nkü Ghandi nin Hindistanı var. Paki ye
                dokunmaz müslüman. Arada bir türk kestiÄŸi de olmuÅŸtur
                ama en kolayı amerikan güdümündeki Filipinlerden getirin
                bir kurban. </div>
              <div class="gmail_default" style="font-family:comic sans
                ms,sans-serif;font-size:small">siz kalın saÄŸlıcaklan..</div>
              <span class="HOEnZb"><font color="#888888">
                  <div class="gmail_default" style="font-family:comic
                    sans ms,sans-serif;font-size:small">y.a.</div>
                </font></span></div>
            <div class="HOEnZb">
              <div class="h5">
                <div class="gmail_extra"><br>
                  <div class="gmail_quote">2016-11-30 13:13 GMT+03:00
                    Baris Kendirli <span dir="ltr"><<a
                        moz-do-not-send="true"
                        href="mailto:baris.kendirli@gmail.com"
                        target="_blank">baris.kendirli@gmail.com</a>></span>:<br>
                    <blockquote class="gmail_quote" style="margin:0 0 0
                      .8ex;border-left:1px #ccc solid;padding-left:1ex">
                      <div dir="ltr">  Â  Â Sene 1968, VarÅŸova'da bir
                        yıllık bir matematik kursuna katılmıştım. Bir
                        akÅŸam Münevver Borzecka hanımefendinin
                        yemeÄŸindeydim. Birden Mehmet kahkaha atarak
                        Ã‡etin Altan'ın bir yazısını bana gösterdi. Ã‡etin
                        Altan bu yazısında Sosyalist Ã¼lkelerde
                        kesinlikle "prostitute" olamıyacağını iddia
                        ediyordu.Mehmet, Ã‡etin Altan gelsin de
                        VarÅŸova'daki Grand Hotel'e bir baksın dedi.
                        Gerçekten de Grand Hotel sözkonusu hatunlarla
                        kaynıyordu.
                        <div>  Â  Â  Â  Â Â </div>
                      </div>
                      <div class="gmail_extra"><br>
                        <div class="gmail_quote">30 Kasım 2016 11:07
                          tarihinde Mehmet Can <span dir="ltr"><<a
                              moz-do-not-send="true"
                              href="mailto:Mehmet.Can@listweb.bilkent.edu.tr"
                              target="_blank">Mehmet.Can@listweb.bilkent.ed<wbr>u.tr</a>></span>
                          yazdı:<br>
                          <blockquote class="gmail_quote"
                            style="margin:0 0 0 .8ex;border-left:1px
                            #ccc solid;padding-left:1ex">
                            <div dir="ltr">
                              <div
id="m_-4147831887372748544m_7534759254404052017m_-2129593473947222728divtagdefaultwrapper"
style="font-size:12pt;color:#000000;font-family:Calibri,Arial,Helvetica,sans-serif"
                                dir="ltr">
                                <div
id="m_-4147831887372748544m_7534759254404052017m_-2129593473947222728divtagdefaultwrapper"
                                  dir="ltr"
style="font-size:12pt;color:#000000;font-family:Calibri,Arial,Helvetica,sans-serif">
                                  <p><br>
                                  </p>
                                  <p>Nazimin biraz abarttigini Â bir
                                    kontrast vererek gostermeye
                                    calisayim.</p>
                                  <p><br>
                                  </p>
                                  <p>Necip Fazil bir mecliste genc
                                    radikallerin sairin onceki hayatina
                                    dair elestirilerine muhatap olmustu.</p>
                                  <p><br>
                                  </p>
                                  <p>cevabi soyle oldu:</p>
                                  <p><br>
                                  </p>
                                  <p>Tamam</p>
                                  <p>Sizler yetisip acmis
                                    kusursuz gullersiniz.</p>
                                  <p>Ben ise sizin fidaninizin dibindeki
                                    bokum (gubreyim), bok.</p>
                                  <span>
                                    <p><br>
                                    </p>
                                    <p><span
                                        style="color:rgb(31,73,125);font-size:10pt">Mehmet
                                        Can</span><br>
                                    </p>
                                    <div
id="m_-4147831887372748544m_7534759254404052017m_-2129593473947222728Signature">
                                      <div
id="m_-4147831887372748544m_7534759254404052017m_-2129593473947222728divtagdefaultwrapper"
style="font-size:12pt;color:#000000;background-color:#ffffff;font-family:Calibri,Arial,Helvetica,sans-serif">
                                        <p class="MsoNormal"
                                          style="margin-bottom:0.0001pt"><span
style="font-size:10.0pt;color:#212121"></span></p>
                                        <p class="MsoNormal"
                                          style="margin-bottom:0.0001pt"><span
style="font-size:10.0pt;color:#1f497d"> _____________________________<wbr>________</span><span
style="font-size:10.0pt;color:#212121"></span></p>
                                        <p class="MsoNormal"
                                          style="margin:3pt 0in
                                          0.0001pt"><span
                                            style="font-size:10.0pt;color:#1f497d">Prof.
                                            Dr. Mehmet Can</span><span
                                            style="font-size:10.0pt;color:#212121"></span></p>
                                        <p class="MsoNormal"
                                          style="margin-bottom:0.0001pt"><b><i><span
style="font-size:10.0pt;color:#1f497d">The University Information
                                                Technology Center</span></i></b><span
style="font-size:10.0pt;color:#212121"></span></p>
                                        <p class="MsoNormal"
                                          style="margin-bottom:0.0001pt"><b><i><span
style="font-size:10.0pt;color:#1f497d"> </span></i></b><span
                                            style="font-size:10.0pt;color:#212121"></span></p>
                                        <p class="MsoNormal"
                                          style="margin-bottom:0.0001pt"><b><i><span
style="font-size:10.0pt;color:#1f497d">INTERNATIONAL UNIVERSITY OF
                                                SARAJEVO </span></i></b><span
style="font-size:10.0pt;color:#212121"></span></p>
                                        <p class="MsoNormal"
                                          style="margin-bottom:0.0001pt"><i><span
style="font-size:10.0pt;color:#1f497d">Hrasnicka cesta 15, 71000
                                              Sarajevo, B&H</span></i><span
style="font-size:10.0pt;color:#212121"></span></p>
                                        <p class="MsoNormal"
                                          style="margin-bottom:0.0001pt"><i><span
style="font-size:10.0pt;color:#1f497d">Phone: <a moz-do-not-send="true"
href="tel:+387%2033%20957-150" value="+38733957150" target="_blank">+387
                                                33 957 150</a> ; Fax: <a
                                                moz-do-not-send="true"
                                                href="tel:+387%2033%20957-105"
                                                value="+38733957105"
                                                target="_blank">+387 33
                                                957 105</a></span></i><span
style="font-size:10.0pt;color:#212121"></span></p>
                                        <p class="MsoNormal"
                                          style="margin-bottom:0.0001pt"><i><span
style="font-size:10.0pt;color:#1f497d"><a moz-do-not-send="true"
                                                href="mailto:mcan@ius.edu.ba"
                                                target="_blank">mcan@ius.edu.ba</a>  
                                              <a moz-do-not-send="true"
href="http://ius.edu.ba/mehmet-can" target="_blank">ius.edu.ba/mehmet-can</a></span></i></p>
                                      </div>
                                    </div>
                                  </span></div>
                                <hr
                                  style="display:inline-block;width:98%">
                                <div
id="m_-4147831887372748544m_7534759254404052017m_-2129593473947222728divRplyFwdMsg"
                                  dir="ltr"><font style="font-size:11pt"
                                    face="Calibri, sans-serif"
                                    color="#000000"><b>From:</b>
                                    Turkmath <<a
                                      moz-do-not-send="true"
                                      href="mailto:turkmath-bounces@listweb.bilkent.edu.tr"
                                      target="_blank">turkmath-bounces@listweb.bilk<wbr>ent.edu.tr</a>>
                                    on behalf of Mehmet Can <<a
                                      moz-do-not-send="true"
                                      href="mailto:Mehmet.Can@listweb.bilkent.edu.tr"
                                      target="_blank">Mehmet.Can@listweb.bilkent.ed<wbr>u.tr</a>><br>
                                    <b>Sent:</b> Wednesday, November 30,
                                    2016 8:51:13 AM<br>
                                    <b>To:</b> Timur Karacay; <a
                                      moz-do-not-send="true"
                                      href="mailto:turkmath@listweb.bilkent.edu.tr"
                                      target="_blank">turkmath@listweb.bilkent.edu.t<wbr>r</a><br>
                                    <b>Subject:</b> [Turkmath:1677] Re:
                                    Yazmak zorundasın</font>
                                  <div> </div>
                                </div>
                                <div>
                                  <div
                                    class="m_-4147831887372748544m_7534759254404052017h5">
                                    <div>
                                      <div
id="m_-4147831887372748544m_7534759254404052017m_-2129593473947222728divtagdefaultwrapper"
                                        dir="ltr"
style="font-size:12pt;color:#000000;font-family:Calibri,Arial,Helvetica,sans-serif">
                                        <p>Sayin Karacay</p>
                                        <p><br>
                                        </p>
                                        <p>Bence Nazim biraz abartmis.</p>
                                        <p><br>
                                        </p>
                                        <div
id="m_-4147831887372748544m_7534759254404052017m_-2129593473947222728Signature">
                                          <div
id="m_-4147831887372748544m_7534759254404052017m_-2129593473947222728divtagdefaultwrapper"
style="font-size:12pt;color:#000000;background-color:#ffffff;font-family:Calibri,Arial,Helvetica,sans-serif">
                                            <p class="MsoNormal"
                                              style="margin-bottom:0.0001pt"><span
style="font-size:10.0pt;color:#1f497d">Regards,</span><span
                                                style="font-size:10.0pt;color:#212121"></span></p>
                                            <p class="MsoNormal"
                                              style="margin-bottom:0.0001pt"><span
style="font-size:10.0pt;color:#1f497d"> </span><span
                                                style="font-size:10.0pt;color:#212121"></span></p>
                                            <p class="MsoNormal"
                                              style="margin-bottom:0.0001pt"><span
style="font-size:10.0pt;color:#1f497d">Mehmet Can</span><span
                                                style="font-size:10.0pt;color:#212121"></span></p>
                                            <p class="MsoNormal"
                                              style="margin-bottom:0.0001pt"><span
style="font-size:10.0pt;color:#1f497d"> _____________________________<wbr>________</span><span
style="font-size:10.0pt;color:#212121"></span></p>
                                            <p class="MsoNormal"
                                              style="margin:3pt 0in
                                              0.0001pt"><span
                                                style="font-size:10.0pt;color:#1f497d">Prof.
                                                Dr. Mehmet Can</span><span
style="font-size:10.0pt;color:#212121"></span></p>
                                            <p class="MsoNormal"
                                              style="margin-bottom:0.0001pt"><b><i><span
style="font-size:10.0pt;color:#1f497d">The University Information
                                                    Technology Center</span></i></b><span
style="font-size:10.0pt;color:#212121"></span></p>
                                            <p class="MsoNormal"
                                              style="margin-bottom:0.0001pt"><b><i><span
style="font-size:10.0pt;color:#1f497d"> </span></i></b><span
                                                style="font-size:10.0pt;color:#212121"></span></p>
                                            <p class="MsoNormal"
                                              style="margin-bottom:0.0001pt"><b><i><span
style="font-size:10.0pt;color:#1f497d">INTERNATIONAL UNIVERSITY OF
                                                    SARAJEVO </span></i></b><span
style="font-size:10.0pt;color:#212121"></span></p>
                                            <p class="MsoNormal"
                                              style="margin-bottom:0.0001pt"><i><span
style="font-size:10.0pt;color:#1f497d">Hrasnicka cesta 15, 71000
                                                  Sarajevo, B&H</span></i><span
style="font-size:10.0pt;color:#212121"></span></p>
                                            <p class="MsoNormal"
                                              style="margin-bottom:0.0001pt"><i><span
style="font-size:10.0pt;color:#1f497d">Phone: <a moz-do-not-send="true"
href="tel:+387%2033%20957-150" value="+38733957150" target="_blank">+387
                                                    33 957 150</a> ;
                                                  Fax: <a
                                                    moz-do-not-send="true"
href="tel:+387%2033%20957-105" value="+38733957105" target="_blank">+387
                                                    33 957 105</a></span></i><span
style="font-size:10.0pt;color:#212121"></span></p>
                                            <p class="MsoNormal"
                                              style="margin-bottom:0.0001pt"><i><span
style="font-size:10.0pt;color:#1f497d"><a moz-do-not-send="true"
                                                    href="mailto:mcan@ius.edu.ba"
                                                    target="_blank">mcan@ius.edu.ba</a>  
                                                  <a
                                                    moz-do-not-send="true"
href="http://ius.edu.ba/mehmet-can" target="_blank">ius.edu.ba/mehmet-can</a></span></i></p>
                                          </div>
                                        </div>
                                        <br>
                                        <br>
                                        <div style="color:rgb(0,0,0)">
                                          <hr
                                            style="display:inline-block;width:98%">
                                          <div
id="m_-4147831887372748544m_7534759254404052017m_-2129593473947222728divRplyFwdMsg"
                                            dir="ltr"><font
                                              style="font-size:11pt"
                                              face="Calibri, sans-serif"
                                              color="#000000"><b>From:</b>
                                              Turkmath <<a
                                                moz-do-not-send="true"
                                                href="mailto:turkmath-bounces@listweb.bilkent.edu.tr"
                                                target="_blank">turkmath-bounces@listweb.bilk<wbr>ent.edu.tr</a>>
                                              on behalf of Timur Karacay
                                              <<a
                                                moz-do-not-send="true"
                                                href="mailto:tkaracay@listweb.bilkent.edu.tr"
                                                target="_blank">tkaracay@listweb.bilkent.edu.<wbr>tr</a>><br>
                                              <b>Sent:</b> Tuesday,
                                              November 29, 2016 8:00 PM<br>
                                              <b>To:</b> <a
                                                moz-do-not-send="true"
                                                href="mailto:turkmath@listweb.bilkent.edu.tr"
                                                target="_blank">turkmath@listweb.bilkent.edu.t<wbr>r</a><br>
                                              <b>Subject:</b>
                                              [Turkmath:1676] Yazmak
                                              zorundasın</font>
                                            <div> </div>
                                          </div>
                                          <div>
                                            <p>
                                            </p>
                                            <p class="MsoNormal">Sevgili
                                              Yılmaz,</p>
                                            <p class="MsoNormal"> </p>
                                            <p class="MsoNormal">Layık
                                              olmadığım sözlerine nasıl
                                              yanıt vereceÄŸimi
                                              bilmiyorum. Åžu anda aklıma
                                              gelenler:</p>
                                            <p
class="m_-4147831887372748544m_7534759254404052017m_-2129593473947222728MsoListParagraphCxSpFirst"><span><span>1.<span
                                                    style="font:7.0pt
                                                    "Times New
                                                    Roman"">      
                                                  </span></span></span>Sende
                                              yazma yeteneÄŸi olmasaydı,
                                              kimse yazmanı
                                              saÄŸlayamazdı. Ã‡ok farklı
                                              bir Ã¼slubun var. O uslüp
                                              yazılarına Ã§eÅŸni katıyor.</p>
                                            <p
class="m_-4147831887372748544m_7534759254404052017m_-2129593473947222728MsoListParagraphCxSpMiddle"><span><span>2.<span
                                                    style="font:7.0pt
                                                    "Times New
                                                    Roman"">      
                                                  </span></span></span>Sen
                                              dünyayı en Ã§ok gezen yerli
                                              matematikçisin. Bunun
                                              deÄŸerini bil. â€œÃ‡ok gezen
                                              mi, Ã§ok yaÅŸayan mı bilir?”
                                            </p>
                                            <p
class="m_-4147831887372748544m_7534759254404052017m_-2129593473947222728MsoListParagraphCxSpMiddle"><span><span>3.<span
                                                    style="font:7.0pt
                                                    "Times New
                                                    Roman"">      
                                                  </span></span></span>Neden
                                              yazman gerekiyor sorusuna,
                                              yeni duyduÄŸum bir gerçek
                                              olay (fıkra) ile yanıt
                                              vereceÄŸim.</p>
                                            <p
class="m_-4147831887372748544m_7534759254404052017m_-2129593473947222728MsoListParagraphCxSpMiddle">Nazım
                                              Hikmet, bu toprakların
                                              yetiÅŸtirdiÄŸi büyük
                                              ozanlardan biridir. Ã–yle
                                              olduÄŸu için Bursa
                                              hapishanesinde
                                              yatmaktadır. Bir gün
                                              adalat bakanlığının
                                              müfettiÅŸlerinden birisi<span> 
                                              </span>hapishaneyi teftiÅŸe
                                              gider; gitmiÅŸken Ã¼nü Ã§ok
                                              yayılan Nazım Hikmeti
                                              görmek ister. Hapishane
                                              müdürünün koltuÄŸuna
                                              yayılmış halde , Nazım’ı
                                              <span> </span>çağırmalarını
                                              emreder. Nazım, zavallı
                                              bir mahkûm, mahkûm
                                              elbiseleri içinde içeri
                                              girer ve müfettiÅŸin
                                              yanında el pençe duran
                                              hapishane görevlilerinin
                                              karşısında, odanın orta
                                              yerinde ayakta bekler.
                                              MüfettiÅŸ ona â€œotur” demez.
                                              Kendisinin ne büyük,
                                              Nazımın ne küçük olduÄŸunu
                                              ima eden konuÅŸmalarını
                                              sürdürür. Son darbeyi
                                              indiren gladyatör edasıyla</p>
                                            <p
class="m_-4147831887372748544m_7534759254404052017m_-2129593473947222728MsoListParagraphCxSpLast"
                                              style="text-indent:34.8pt">-“Aramızdaki
                                              farkı görüyor musun, haydi
                                              git koÄŸuÅŸuna” der!</p>
                                            <p class="MsoNormal"><span>               
                                              </span>Nazım Ã§Ä±kmak için
                                              araladığı kapıdan geri
                                              döner:</p>
                                            <p class="MsoNormal"
                                              style="margin-left:35.4pt;text-indent:35.4pt">-MüfettiÅŸ
                                              Bey, Ã–mer Hayyam’ı biliyor
                                              musun?”
                                            </p>
                                            <p class="MsoNormal"
                                              style="text-indent:35.4pt">der.
                                              MüfettiÅŸ Ã–mer Hayyam’ı hiç
                                              okumamıştır, ama adını
                                              duymuÅŸtur:</p>
                                            <p class="MsoNormal"
                                              style="text-indent:35.4pt"><span>               
                                              </span>
                                              -Evet, biliyorum!</p>
                                            <p class="MsoNormal"
                                              style="text-indent:35.4pt">yanıtını
                                              verir. Nazım devam eder:</p>
                                            <p class="MsoNormal"
                                              style="text-indent:35.4pt"><span>               
                                              </span>
                                              Peki, Ã–mer Hayyam
                                              zamanında adalet iÅŸlerine
                                              bakan vezirin adını
                                              biliyor musun?</p>
                                            <p class="MsoNormal"
                                              style="text-indent:35.4pt">MüfettiÅŸ
                                              yanıtı</p>
                                            <p class="MsoNormal"
                                              style="text-indent:35.4pt"><span>               
                                              </span>
                                              -Hayır ?</p>
                                            <p class="MsoNormal"
                                              style="text-indent:35.4pt">olur.
                                              <span> </span>Nazım
                                              sakince devam eder:</p>
                                            <p class="MsoNormal"
                                              style="text-indent:35.4pt"><span>               
                                              </span>
                                              -MüfettiÅŸ Bey, iÅŸte
                                              aramızdaki fark odur.</p>
                                            <p class="MsoNormal"
                                              style="text-indent:35.4pt">der
                                              ve kapıdan Ã§Ä±kar.</p>
                                            <p class="MsoNormal"
                                              style="margin-left:35.4pt"> </p>
                                            <br>
                                            <span
                                              class="m_-4147831887372748544HOEnZb"><font
                                                color="#888888">
                                                -- <br>
                                                This message has been
                                                scanned for viruses and
                                                <br>
                                                dangerous content by <a
                                                  moz-do-not-send="true"
href="http://www.mailscanner.info/" target="_blank"><b>MailScanner</b></a>,
                                                and is
                                                <br>
                                                believed to be clean. </font></span></div>
                                          <span
                                            class="m_-4147831887372748544HOEnZb"><font
                                              color="#888888">
                                            </font></span></div>
                                        <span
                                          class="m_-4147831887372748544HOEnZb"><font
                                            color="#888888">
                                          </font></span></div>
                                      <span
                                        class="m_-4147831887372748544HOEnZb"><font
                                          color="#888888">
                                        </font></span></div>
                                    <span
                                      class="m_-4147831887372748544HOEnZb"><font
                                        color="#888888">
                                      </font></span></div>
                                </div>
                              </div>
                              <span class="m_-4147831887372748544HOEnZb"><font
                                  color="#888888">
                                </font></span></div>
                            <span class="m_-4147831887372748544HOEnZb"><font
                                color="#888888">
                                <br>
                                ______________________________<wbr>_________________<br>
                                Turkmath mailing list<br>
                                <a moz-do-not-send="true"
                                  href="mailto:Turkmath@listweb.bilkent.edu.tr"
                                  target="_blank">Turkmath@listweb.bilkent.edu.t<wbr>r</a><br>
                                <a moz-do-not-send="true"
href="http://yunus.listweb.bilkent.edu.tr/cgi-bin/mailman/listinfo/turkmath"
                                  rel="noreferrer" target="_blank">http://yunus.listweb.bilkent.e<wbr>du.tr/cgi-bin/mailman/listinfo<wbr>/turkmath</a><br>
                                <br>
                              </font></span></blockquote>
                        </div>
                        <br>
                      </div>
                      <br>
                      ______________________________<wbr>_________________<br>
                      Turkmath mailing list<br>
                      <a moz-do-not-send="true"
                        href="mailto:Turkmath@listweb.bilkent.edu.tr"
                        target="_blank">Turkmath@listweb.bilkent.edu.t<wbr>r</a><br>
                      <a moz-do-not-send="true"
href="http://yunus.listweb.bilkent.edu.tr/cgi-bin/mailman/listinfo/turkmath"
                        rel="noreferrer" target="_blank">http://yunus.listweb.bilkent.e<wbr>du.tr/cgi-bin/mailman/listinfo<wbr>/turkmath</a><br>
                      <br>
                    </blockquote>
                  </div>
                  <br>
                </div>
              </div>
            </div>
          </blockquote>
        </div>
        <br>
      </div>
      <br>
      -- <br>
      This message has been scanned for viruses and
      <br>
      dangerous content by
      <a moz-do-not-send="true" href="http://www.mailscanner.info/"><b>MailScanner</b></a>,
      and is
      <br>
      believed to be clean.
    </blockquote>
    <br>
  <br />-- 
<br />This message has been scanned for viruses and
<br />dangerous content by
<a href="http://www.mailscanner.info/"><b>MailScanner</b></a>, and is
<br />believed to be clean.
</body>
</html>