<html><body><div style="font-family: arial, helvetica, sans-serif; font-size: 12pt; color: #000000"><div><br data-mce-bogus="1"></div><div>https://bilimvegelecek.com.tr/seytanla-mucadele-etme-uzmanlari-universiteleri-isgal-etmistir/</div><div><br data-mce-bogus="1"></div><div>linkinde yer alan yazı, ''milli ve yerli üniversitenin'' formatını anlatıyor. Yazının son alt başlıgı</div><div>''Berkeley'li araştırmacı karsı çıktı''. Bu da ''milli ve yerli''.</div><div><br data-mce-bogus="1"></div><div>Bazı batı ülkelerinde profesörlük kadrosuna birinin atanabilmesi için birimde yer </div><div>alan bir profesörün ayrılması gerekiyormuş. Böyle bir uygulama allahtan bizde yok. Olsaydı,</div><div>''profesörlere seri suikastların düzenlenebileceği'' öngörülüyor. Bu durumun gerçekleşmesi</div><div>durumunda, yargı suikasta uğrayan profesör için ''o da emekli olsaydı'' bakış açısıyla suikastı</div><div>düzenleyeni ''mağdur'' ilan edebilir ve hiçbir ceza almayabilirdi. Bu arada ''milli hukuk''un nasıl olması</div><div>gerektiğini tanımlayarak, aradan çıkartmış olduk.</div><div><br data-mce-bogus="1"></div><div>Sınavlarda kopya çekilmesini engelleyebilmek için yaptığım iki küçük sınavda öğrencilere sınav </div><div>kağıtlarına adlarını yazmamaları söyledim. İyi de oldu, öğrenciler daha iyi bir şekilde bilgilerini </div><div>kağıda aktarabildiler. Tabii bu durumda değerlendirme sorunu ortaya çıktı, bakalım nasıl olacak. </div><div><strong>Kahrolsun Sınavlar.</strong></div><div><br data-mce-bogus="1"></div><div>Türkiye'de akademik çöküntünün iki nedeninden biri, bir komutla ''el pençe sıralanan öğretim elemanları'',</div><div>diğeri ise ''Etliye sütlüye bulaşmayan aristokrat bozuntuları''dır.</div><div><br data-mce-bogus="1"></div><div>ZE</div><div><br></div><div><br data-mce-bogus="1"></div><div> </div><div><br data-mce-bogus="1"></div><div><br data-mce-bogus="1"></div></div></body></html>