<div dir="ltr">Değerli arkadaşlar<div><br></div><div>1968 yılında Vietnam Kasabı Kommer'in arabasını yakan gençlerden biri olduğu için yakalanmış, gözaltına alınmış ve yargılanmış bir insan olan rahmetli Mustafa Akgül hocamızın  daha sonra devletin polisi tarafından sokak ortasında vurulmuş arkadaşı Taylan Özgür ve yine daha sonra devletin mahkemelerinde yargılanıp asılan arkadaşı Yusuf Aslan ile beraber gözaltında çekilmiş resmi ektedir.</div><div><br></div><div>Neyin yasalara uygun olduğu yasa koyucuya, meclisin bileşimine, iktidara bağlıdır, ama neyin meşru, demokratik, barışçı ve insani olduğunu özgür akıl ve  vicdanlar belirler. Yukarıda adı anılan üç genci o gün eşkiyalıkla suçlayan Kommer uşağı "vatanperver" zevatı bugün hatırlayan yoktur, o gençlerse bu toplumun vicdanında beraat etmekle kalmamış, kahraman sayılmışlardır.</div><div><br></div><div>İmzaladığımız Barış Bildirisi hem aklı ve vicdanı olan herkes için meşru hem de bu günkü Anayasanın 25. maddesinin ifade özgürlüğü sınırları içindedir. </div><div><br></div><div>Biliyorsunuz Barış Süreci döneminde, imzaladığımız bildiridekinden çok daha sert, "gayri milli" ifadeler içeren sözleri bizzat iktidar temsilcileri söylüyorlardı. Bunlara gazete küpürleri tanıktır. Bizimki bir barış çağrısıdır, hiç bir örgütün ismi geçmemektedir. TMK 7/2 "terör örgütünün cebir ve şiddet içeren eylemini övme" suçunu cezalandırıyor, imzaladığımız bildiride ne bir örgüt adı, ne bir şiddet çağrısı, ne bir övgü vardır. İddialar hayal ürünüdür.  </div><div><br></div><div>İktidar partisinin o dönemki sözcülerinin sözlerine bakarsanız bizi suçladıkları maddeden ceza almalarına çok daha fazla dayanak bulabilirsiniz.  Aynı fiilin bir dönemde yasal sayılması bir dönemde cezalandırılması, cezada kanunilik ilkesine aykırıdır. Bu nedenle bile bizlere verilmiş/verilecek cezalar, günü gelecek bozulacaktır. Buna da eminiz. Nitekim yakın zamanda Anayasa Mahkemesi Ayşe Öğretmen davası olarak bilinen davada suçun oluşmadığına karar vermiştir. Bu davadaki karar Barış Bildirisi davasına da emsal olacaktır. İhbarcı meczupların bizleri içeri tıkma hevesleri kursaklarında kalacaktır.</div><div><br></div><div>Ayrıca, henüz hakkında hiç bir hüküm verilmeden tutuklu olarak cezaevinde bulunan meslektaşımız Tuna hoca için de burada kendini hakimlerin yerine koyan,  fikir dünyaları iktidar yalakalığıyla hercümerç olmuş ortaklar,  ceza biçmeye çalışmaktadır. Bu suçtur.</div><div><br></div><div>Suçu ispatlanmamış insanları suçlu diye itham etmek de ihbarcılıktır. </div><div><br></div><div>İhbarcılık ve meczupluk ile hercümerç olmuş faşist hezeyanların, bir dönem kendi de yargılanmış rahmetli Mustafa Akgül hocamızın kurduğu listede yeri olmadığını düşünüyorum. </div><div><br></div><div>Bu listede bir faşist provokasyon örgütlenilmeye çalışılmakta, insanlar hedef gösterilmektedir. Cevap verilmesi ve imzacı meslektaşlarımızın tartışmaya çekilmesi, sonra da cımbızlanan sözlerin CİMER'e ihbar edilmesi hedeflenmektedir anlaşılan.  Bu provokasyona gelmeyeceğiz.</div><div><br></div><div>Ancak sürekli yazılanlar, kişilerin hedef gösterilmesi cevap hakkı da doğurmaktadır. Bu yüzden kişileri hedef gösterme suçunu işleyenlerin listeden çıkarılmasını öneriyorum.</div><div><br></div><div>Selamlar</div><div><br></div><div>Kıvanç Ersoy </div></div>