<html><body><div style="font-family: arial, helvetica, sans-serif; font-size: 12pt; color: #000000"><div>"Baban senden saha iyi yazardı"dan bu kadar uzun</div><div>bir hikaye çıkartmak ve bunun bu kadar ilgi görmesi çok ilginç olmalı!</div><div><br data-mce-bogus="1"></div><div>Aziz Nesin iyi sömürülüyor!</div><div><br data-mce-bogus="1"></div><div>ZR</div><div><br></div><hr id="zwchr" data-marker="__DIVIDER__"><div data-marker="__HEADERS__"><b>Kimden: </b>"yilmaz akyildiz" <yilmaz.akyildiz@listweb.bilkent.edu.tr><br><b>Kime: </b>"turkmath" <turkmath@listweb.bilkent.edu.tr>, "tmd" <tmd-uye@listweb.bilkent.edu.tr><br><b>Kk: </b>"Selman Akbulut" <akbulut.selman@gmail.com>, "Ali Nesin" <anesin@nesinkoyleri.org><br><b>Gönderilenler: </b>1 Ocak Çarşamba 2025 23:00:52<br><b>Konu: </b>[TMD-UYE: 4295] Ali Nesin<br></div><div><br></div><div data-marker="__QUOTED_TEXT__"><div dir="auto"><div dir="auto">Facebook da AN annesi hk da yazarken Türkiye matematiğini utandıracak bazı gerçeklerden de bahsediyor. Benzer gerçekler (aramıza yeni katılan diyeceğim ama o bana kızacak, "ben hep buradaydım"  diyecektir...) Selman Akbulut için de geçerli.</div><div dir="auto"><br></div><div dir="auto"> <a href="https://www.facebook.com/share/1HDg52qmBr/" rel="noreferrer nofollow noopener noreferrer" target="_blank">https://www.facebook.com/share/1HDg52qmBr/</a></div><div dir="auto"><br></div><div dir="auto">Adam Kaliforniya da tenürlü ama memleketinde kalmak istiyor. Çünkü </div><div dir="auto">Baba AN nin vasiyeti var: Matematik Köyü kuracaksın! </div><div dir="auto">İlk tekmeyi ona, bir sene sabatikal ini geçirdiği,  Bilkent vuruyordu.</div><div dir="auto">ODTÜ yü hiç düşünmedi sanırım. </div><div dir="auto">Devlet üniversitesinin verdiği maaş az olmalı, dolayısı ile  özel de iş aradı. </div><div dir="auto">Ama bu arada benim de yeni katıldığım Boğaziçi ne müracaat etti, devlet üniversitesi olsa da nasılsa orası İstanbul, ek gelir başka türlü elde edebilirdi. Örneğin Haluk Oral saatliğine 100 dolardan yeşil desteler biriktiriyordu. (Buna ragmen kardeşi için benden o parayı istemeyecekti..bu başka bir hikaye ve sonu benim için çok kötü oldu, AÜ altınlarını kurtardı ama ben dolarlarımın yarısını  kurtaramadım!). </div><div dir="auto"><br></div><div dir="auto">İş için müracaat etmiş olmalı, Ali benim yeni katıldığım Boğaziçinde bir konuşma verdi. İleride kitabını yazacağını söylediği Grup Teori de son yaptıklarını anlattı. Aman Allahım, evlere şenlik. En son noktayı sağ alt köşeye koyduğunda artık kara tahta da tek bir başka harf konacak yer kalmamıştı. Şimdi gelde pişman olma, neden ben o tahtanın resmini çekmedim ki? Kafama sıkayım. Gerçi o zamanlar cep telefonları henüz yoktu. Konuşma sonrası bendeki his:  Ben gibi bir "Salieri" yi  (gerçi başlangıçta instructor olarak) alan bu Bölüm AN gibi birini almamazlık edemezdi. Haydaaaa.. bir de ne duyayım: Ali reddedildi ve neden olarak da siyasi kimliği, babası vs gibi fısıltılar dolaştı Bölümde. YALAAAAAN! Billahi yalan! Ben henüz Bölümün iç işlerini bilmediğimden, Alp ve Betül gibileri henüz tanımadığım dan bu yalan ın farkına o zaman varamamış sadece şaşırmıştım. Sanırım o zamanlar AÜ, KOÇ için bölümden ayrılmıştı. </div><div dir="auto">Bilgi de neler oldu bilmiyoruz. Uzun yıllar sonra Ali şak diye İstinye de göründü. Beyinci Türker Kılıç da  Bahçeşehir çöplüğünden İstinye ye geçerken  bir de gördüm ki felsefeci (bilim tarihi de bilir)  Şafak Ural da İstinye den  Topkapı Üniversitesine geçmiş. </div><div dir="auto">Neler oluyor İstanbul da? </div><div dir="auto"><br></div><div dir="auto">Burası Odessa</div><div dir="auto">Moraller bozuk..</div><div dir="auto">Henüz bir kız çocuğu iken bir gece aniden müslüman ve hristiyan gençlerin birbirlerini öldürmeye başladığını yaşayan  Ninem Homa derdi ki:</div><div dir="auto">"Herşey olsun ama savaş olmasın". </div><div dir="auto"><br></div><div dir="auto"><br></div><div dir="auto"><br></div>MÇ4. Bugün annemin doğumgünü. 2 Ocak mıydı yoksa? Yılbaşının hemen ertesine geldiğinden hep unutulurdu doğumgünü. Bundan da şakayla karışık hep yakınırdı.<br><br>Annem hakkında yazdığım ilk üç yazı ağır geldi galiba. Tepkilerden anlaşılıyor. Biliyorum, bir anneye bunları kondurmak zor. Ne de olsa ana kutsaldır kültürümüzde. Zaten ben de konduramadığım için yazıyorum ya. Ta başında söylemiştim annemin sıradışı bir insan olduğunu. Aziz Nesin'den çok daha çarpıcı bir kişilik olduğu kesin. Sadece kişiliği değil, bakışları da, laf sokuşturmaları da, tokatları da...<br><br>Bugün daha hafif bir yazı yazayım.<br><br>Annem biz doğduktan sonra üniversiteye gitmiş. İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü. Annem "fakülte" derdi. Annem "fakülteye", babam "işe" giderdi. İkisinin de ne demek olduğunu bilmezdim, ama o kadar çok duydum ki anlamlarını bilmeden kanıksadım bu sözleri. Yıllar sonra hocaları Cahit Tanyol ve Nurettin Şazi Kösemihal sık sık rakı sofralarımızın konuğu oldular. İkisinden biri sevilmezdi ama hangisi olduğunu unuttum.<br><br>Üniversitede mantık okumuş. Topu toplamı bir dönem okumuştur herhalde, o da olsa olsa Aristo mantığıdır. <br><br>Ben de üniversitede matematik okuduktan sonra matematiksel mantığa ilgi duydum. Yale'den matematiksel mantık ve cebir konusunda doktoramı aldım. Doktora sonrası Berkeley'e gittim. Konumda uluslararası dergilerde makaleler yazıyorum. Dünyanın dört bir yanına konferanslara davet ediliyorum. Ama bütün bunlar annemi durduramadı, her Türkiye'ye gelişimde bana mantık dersleri veriyordu, yanlışlarımı düzeltiyordu, bilgi eksikliğimi gideriyordu... Beni aşağılamak konusunda hiçbir engel tanımıyordu.<br><br>Yıl 1986. Askerlik için Türkiye'ye gelmişim. Orduyu isyana teşvik suçlamasıyla tutuklanmışım. Aklandıktan sonra yasadışı olarak pasaport alamamışım... Evlenmişim, bir çocuğum var. Ama param yok. Babamdan istemeye de utanıyorum. Bir müddet İstanbul'da özel ders verdim. Sonra hayat daha ucuz diye Balıkesir Ören'e yerleştik. Annem de bizimle.<br><br>Aylık bir dergiye popüler matematik yazıları yazıyorum. Her yazı en az bir ayımı alıyor... O kadar dikkatliyim. Yazı anlaşılır olmalı, sürükleyici olmalı, kendini okutturmalı, bunun için çok emek harcıyorum, ama aynı zamanda imla hatası olmamalı. 15 yaşımda yurtdışına çıkmışım. Türkçem zayıflamış olmalı. En çok imla hatalarından korkuyorum. "Aziz Nesin'in oğlunun Türkçesine bak" dedirtmek istemiyorum. Bu yüzden yazılarımı dergiye yollamadan önce illa babama okutturuyorum. Ama babam İstanbul'da kaldı. Neyse ki annem var yanımda.<br><br>Bir gün mantık üzerine popüler bir yazı kaleme aldım. Tabii işin içine ister istemez felsefe de giriyor. On onbeş sayfa civarında bir yazıydı. Anneme verdim okusun diye. İlgisini çekmesi lazım. Daha çok modern mantık, 20'nci yüzyıl. Hiç bilmediği konular.<br><br>Yazıyı aldı. Okudu. Sonra geri verdi. <br><br>Hani akreple kurbağanın meşhur öyküsü vardır. Kurbağa akrebi sırtına bindirip karşı sahile geçirirken akrep kurbağayı sokmuş. Sulara gömülürken kurbağa şaşkınlıkla sormuş:<br>- Yahu yaptığın işe bak, ikimiz de öleceğiz şimdi. Hani sokmayacaktın? Neden soktun?<br>- Benim huyum böyle kurbağa kardeş, demiş akrep, başka türlü yapamam ki...<br><br><a href="https://www.facebook.com/share/1HDg52qmBr/" rel="noreferrer noreferrer nofollow noopener noreferrer" target="_blank">https://www.facebook.com/share/1HDg52qmBr/</a><div dir="auto"><br>Yazıyı geri verirken annemin söylediğini hiç unutmadım. Vallahi yaraladığından değil, billahi değil, böyle bir insan olduğundan:<br>- Baban senden daha iyi yazıyor.<br>Huyu böyle, sokmadan yapamıyor. </div></div>
<br>_______________________________________________<br>Bu e-postayı Türk Matematik Derneği'nin TMD-UYE E-Posta Listesine üye olduğunuz için aldınız.<br>TMD-UYE@listweb.bilkent.edu.tr<br>BU E-POSTA LİSTEDEN ÇIKMAK (UNSUBSCRIBE) VEYA ÜYELİK SEÇENEKLERİNİ DÜZENLEMEK İÇİN aşağıda bağlantısı verilen sayfayı ziyaret ediniz:<br>http://yunus.listweb.bilkent.edu.tr/cgi-bin/mailman/listinfo/tmd-uye<br></div></div></body></html>