<div dir="ltr"><div dir="ltr"><div dir="ltr"><div dir="ltr"><div dir="ltr"><div dir="ltr"><pre>Öncelikle bu forum da bilgi ve tecrübesini paylaşan meslektaşlarıma  teşekkür ediyorum. <br>Bu paylaşımların, matematiği ve ülkesinin sorunlarını dert edinen insanların bir yansıması olduğunu biliyorum. <br>Değerlerini bilmek lazım, gün gelir bu  bilgi ve tecrübeleri paylaşacak ne akademisyen nede ortam bulabiliriz. <br>Faruk Temur'un yazısına bende dolaylı olarak birşeyler eklemek istiyorum. Bazı konular daha öncede bu forum da zaman zaman dile getirildi. <br>Kendime kısa kısa notlar çıkardım ve paylaşmak istedim.<br><i><br>1. Değişen Normlar ve Akademik Erozyon : </i>Son yıllarda akademide ve yayın dünyasında pek çok norm değişti, hatta bozuldu. <br>Bir zamanlar “Olmaz böyleşey!” denilen durumlar, artık sıradanlaştı. Kaliteden ödün verildiğinde ve emeğe saygı gösterilmediğinde, içi boş ama <br>gürültüsü bol bir topluluk oluşuyor. <br><br>2. <i>Q1,Q2 ve Bilimsel Yayınların Dönüşümü :</i> Çıtayı yukarı taşımak yerine, ticari dergilerin ortaya attığı Q1, Q2 gibi sınıflandırmalara yönelmiş durumdayız.  <br>Eğer ciddi bir makaleniz varsa, onu yayınlayacak prestijli dergiler var: Annals of Mathematics, Communications on Pure and Applied Mathematics, <br>Duke Mathematical Journal, American Journal of Mathematics, Journal of Functional Analysis, Proceedings of the American Mathematical Society gibi çok güzel <br>dergiler var. Bu dergiler bilimsel camiada uzun yıllardır saygınlığını koruyor. Ancak, bu tür dergilerde yayın yapmak yerine, impact faktörü yüksek ticari <br>dergilere yönelme eğilimi baskın hale gelmiş durumda.  <br><br>3. Yapay Zeka ve Akademik Çalışmalar: Covid-19 döneminde (halen devam ettiğini düşünüyorum), verilen ödevler ve sınavlarda yapay zeka araçlarının kullanıldığını hepimiz fark ettik.<br>Özellikle öğrencilerin ödevlerinde bu durum açıkça görüldü. Ortaya çıkan kontrolsüzlük, günümüzde de  devam ediyor. <br>Sınavlara 3-4 adet telefon ile gelen zengin bir öğrenci kitlesi neleri hesaplıyor olabilir?   <br>Bu durum, eğitim ve öğretimde yeni yöntemlerin kaçınılmaz olarak gelişeceğini gösteriyor, ancak bu süreçte "atı alan Üsküdar’ı geçmiş" olacak. <br><br>Haftalarca, hatta aylarca süren makale yazım süreci, "yapay zeka" araçlarının ve ticari dergilerin hızlı yayın süreçlerinin etkisiyle artık
çok kısa bir zamanda sonuçlanabiliyor. Ancak bu durum, bireysel gelişimi teşvik etmek yerine, araştırmacıları tembelliğe ve "adaletsiz avantajlar"<br>sağlamaya yönlendiren bir yolu açıyor. Bu, Köroğlu’nun meşhur sözünü hatırlatıyor: “ delikli demir icat oldu, mertlik bozuldu.”<br><br>Düşünsenize  yapay zeka araçlarını kullanarak hızlıca makale yazıp, akademik atama ve  yükseltme puanı kazananlarla, yıllarca prestijli dergilerde <br>makalelerinin yayınlanmasını bekleyen emektar araştırmacıların aynı kefeye konuluyor.  Bu adil bir yaklaşım değildir ve akademik dünyada büyük bir <br>eşitsizlik yaratmaktadır. Bu nedenle, yapay zeka destekli çalışmaların ciddiyetle ve titizlikle<br>incelenmesi artık bir zorunluluk hâline gelmiştir. <br><br>Akademik dürüstlüğü ve emeğin hakkını koruyabilmek için, bu tür çalışmalara karşı sıkı denetim mekanizmaları
oluşturulmalı ve gereği uygulanmalıdır.Belki Yapay zeka ile yayın yapanları yine yapay zeka araçları tespit edecektir, lakin biraz geç kalınmış olacak. </pre><pre><br><i>4. Kalite ve Derinlikten Uzaklaşma: </i>Profesörümüz, "PDE çalışıyorum," diyor ama Hörmander’i bile tanımıyor. Görüntü güzel (Q1 yayını var yaa) ama içi boş! 
Artık bilimsel içerik önemli değil, önemli olan “Hocamız Stanford Üniversitesi’nin yaptığı en etkin bilim insanları listesinde,” gibi övünmeler öne çıkıyor. Eğer
hocanız bu kadar iyiyse, neden Abel Ödülü’nü kazanmıyor? <br><br>6) Fabrika ayarlarına dönmeliyiz:=  bilenle bilmeyeni ayırt  etmek<br>Nasıl olacak bu? Bunun yeri Lisansüstü eğitimin yeniden inşaa edilmesi gerekir  ve sıkı bir öğretim şart. 
<i>7. Matematik Lisansüstü Eğitimi ve Önerilen Kaynaklar :  </i>Bilimsel anlamda dünya ile rekabet etmek istiyorsak, ölçütlerimizi ciddi
biçimde gözden geçirmeliyiz. Bunun temeli, lisansüstü programlardan başlar. Matematiğin temel alanlarına yönelik kaynakların özümsenmesi ve <br>doktora yeterlilik sınavlarının dünya standartlarına uygun hale getirilmesi şarttır. 
Bir matematik lisansüstü programı dizayn etme şansım olsaydı, aşağıdaki temel kaynakları şart koşardım(elbette başka iyi kaynaklar vardır ) :<br>- Fonksiyonel Analiz: Rudin, ( meraklısı için Reed and Simon)<br>- Reel  Analiz:Folland<br>- Topoloji: Munkres<br>- Kompleks Analiz: Conway<br>- Calculus on Manifolds :Spivak<br>- Diferansiyel Geometri: Carmo, Spivak Vol1. <br>- Cebir: Dummit and Foote, Jacobson<br>- Diferansiyel Denklemler: Coddington and  Levinson<br>- Kısmi Diferansiyel Denklemler: Evans  
<br>Bu kaynakların yalnızca referans kitap olarak gösterilmesi yetmez.  Geçmişte kütüphanelerde sabahlayarak bu kitapların problemlerine kafa yorduk. <br>Şimdi ise bir ödev veriyorsunuz, hemen MathStackExchange’e soruyorlar!   <br><br>8.  Ölçme ve Değerlendirme Süreçleri : Doktora yeterlilik sınavlarının uluslararası  bir standarda oturtulması
gerektiğini düşünüyorum. Şeffaflık, soru kalitesi ve değerlendirme süreçleri net olmalı. Herkes doktora yapacak diye
bir kural yok. Doktora yapmak isteyen, bilime aç olmalı, gece gündüz çalışmayı kabul etmeli.  Ancak günümüzde doktora, genelde kariyer ve<br>makam amacıyla yapılır hale geldi.  Eskiden, doçentlik sözlü sınavları bilim dünyasında  bir ağırlığı  yeri vardı. 
<span></span>Ancak günümüzde, bu sınavlarda  basit diferansiyel ve integral hesabı gibi yüzeysel sorularla  sınavları yapılması, sürecin
niteliğini sorgulatıyor. Üstelik, Zoom üzerinden yapılan sınavlar ilk bakışta pratik bir çözüm gibi görünse de,
derinlemesine değerlendirildiğinde istenen sınav ortamının oluşmadığı görülüyor.

Eğer ölçme ve değerlendirme süreçleri ciddiyetle ele alınmazsa, akademik dünyada yapılan tüm çalışmaların anlamı
kalır mı? Doçentlik gibi önemli bir unvan,  gerçek bir emeğin, bilginin ve özverinin karşılığı olmalıdır. 


9)  Önceliğimiz Kalite: Hak etmeden, siyasi bağlantılar ya da farklı kulüpleri kullanarak yükselenlere karşı durmalıyız. Matematiğe gönül verenler
olarak, değersiz problemlerle uğraşanlara itibar etmemeliyiz. Kalite ve derinlik her zaman önceliğimiz olmalı.  <br>Gerçekten,  size sorsam, ilk defa (1+2+...+n)^2 = 1^3 + 2^3 +...+ n^3 formülünü kim buldu? , çoğumuz cevaplayamayız.
Ancak, "Bana ödül vermek isteyenlere soruyorum: Siz kimsiniz ki bana ödül veriyorsunuz?" dercesine  Field Medal kabul etmeyen  <br>Grigori Perelman’ı bilmeyen ciddi bir matematikçi yoktur.  <br>Mesele, her zaman kalite ve derinliktir. Yaşadığımız tüm problemlerin altında bu yatmaktadır.Kaliteye
odaklanmadan, dünya matematiğiyle rekabet etmemiz mümkün değil. Kalitenin kontrolü için ise "External Reviewer"
(bağımsız dış değerlendirme uzmanları) sisteminin devrede olması elzemdir. Bu yaklaşım, yalnızca matematikte değil, tüm
bilim dallarında sürdürülebilir bir gelişimin temel taşıdır.</pre>
<pre><br>10)  Çalışma Ortamları ve Haksızlıklar : Farklı fikirler her zaman bir zenginlik kaynağıdır. Ancak kalite söz
konusu olduğunda, kişisel çekişmeleri bir kenara bırakmalı ve adaletle hareket etmeliyiz. Geçmişte olduğu gibi,
bazı yöneticiler yetkilerini yanlış amaçlarla kullandığını duyduk ve duyuyoruz. Bu tür yaklaşımlara hem
bireysel olarak ve  hem de "ilgili meslek kuruluşlarının " bu tür haksızlıkların karşısında durarak her zaman kalitenin yanında durmalı.  <br><br>11) Kurdu Çakala Boğdurmak: Yaşananları okudukça ve tecrübelerimizle sabit olan olaylara baktığımda, en
çok dikkatimi çeken şey bu oluyor.  Bilimsel derinliği olmayan, okuduğu ve öğrendiği teoremleri hazmedememiş,
güzellikleri görememiş ve üretemeyenler, ne yazık ki bu tür işlerle meşgul olur. Oysa çözülmeyi bekleyen  binlerce  matematik problemi
dururken, zamanlarını ve enerjilerini küçük hesaplara, başkalarının ayağını kaydırmaya harcarlar. Bu durum sadece bireylere değil, <br>bilime ve topluma da büyük zarar veriyor.  Çünkü gerçek üretimin ve gelişimin önünü tıkayan bu zihniyet, değerli insanları yıldırır ve potansiyel
katkılarını engeller. 


</pre><pre>Bekir.<br></pre><pre><br>----- İletilen Mesaj -----
Kimden: FARUK TEMUR >
Kime: <a href="http://yunus.listweb.bilkent.edu.tr/cgi-bin/mailman/listinfo/turkmath" target="_blank">akademik at iyte.edu.tr</a>, <a href="http://yunus.listweb.bilkent.edu.tr/cgi-bin/mailman/listinfo/turkmath" target="_blank">math-akademik at iyte.edu.tr</a>
Gönderilenler: Mon, 27 Jan 2025 00:22:56 +0300 (TRT)
Konu: Yapay zeka ile matematik üzerine gözlemler

Merhaba kıymetli hocalarım, 

Son 3 yıldır gündemimize oturan yapay zekanın mesleğimize bugün ve gelecekteki etkilerinin neler olabileceğinin farkında olmamız elzemdir. Son günlerde bu bağlamda 
yoğun biçimde düşünmekteyim. Bu bağlamda bir deneme yaptım, sonuçlarını sizinle paylaşmak isterim. 

Birkaç ay önce Dr. Haydar Göral hocamızın düzenlediği bir çalıştay sırasında aklıma aritmetik dizileri rassal kümelerde aramakla ilgili bir soru gelmişti. Bu soruyu literatürde araştırdığımda bulamamıştım. Bunun üzerine birkaç gün içinde kısa bir makale ile bu soruyu çözdüm, ve yazdım. Fakat giriş kısmını daha iyi yazabilmek için tekrardan literatürü -Google Scholar kullanarak anahtar kelimeler aracılığıyla- taradığımda bir buçuk günlük bir çabanın sonucunda literatürde bu konunun çok ayrıntılı bir biçimde çalışıldığını gördüm ve makaleyi yayınlamaya gerek kalmadı. Ertesi gün Deepseek ve Chatgpt'ye interneti tarattığımda birbuçuk günde bulduğum makaleleri bana 15 saniyede getirdiler. Buradan literatür taramasının artık Google scholar üzerinden manuel olarak yapılmasının geçmişte kaldığını anladım. 

Sonrasında makalenin ana sorusunu doğrudan Deepseek'e sormak aklıma geldi. Eksiklikleri olmakla birlikte ana fikirleri ve sonucu doğru olarak buldu. Eksiklikleri de belirtip daha ayrıntılı bilgi almak da mümkün oldu. Üstelik internete başvurmadan dahi çözümü bulabiliyor Deepseek. Ekte benim yazdığım makale ve Deepseek'in verdiği çözümü sizinle paylaşıyorum. Olasılığın temel fikirlerini az çok bilen her hocamızın makaleleri takip edebileceğini düşünüyorum. Deepseek'in makalesini yorumlarla anlatmaya ve eksikliklerini işaret etmeye çalıştım. 

Bu çarpıcı sonuçlar ışığında, aklımızdaki araştırma sorularını öncelikle yapay zeka üzerinde denemek, çözemediğini gördükten sonra da parçalara bölerek kısmen de olsa yapay zekadan faydalanmak elzemdir diye düşünüyorum. Literatür taramasında da mutlaka yapay zekadan istifade etmeliyiz kanısındayım. 

Başka alanlarda çalışan hocalarımız da kendi alanlarında yapay zekanın etkilerini paylaşırlar ise İYTE camiasına çok faydalı olur diye düşünüyorum. 

İyi çalışmalar, 
Dr. Faruk Temur 
İYTE MATEMATİK 
</pre></div>
</div>
</div>
</div>
</div>
</div>