[Bsb-forum:644] Maymun tuzağı

lale elmasulu laleelmasulu at gmail.com
4 Mar 2012 Paz 08:23:15 EET


Amerika'nın son alışveriş trendi: Alışveriş yapmamak!


Hatta eldeki mallardan da kurtulup, hayatı sadeleştirmek! Kriz sonrası,
çalışanlar, gelirlerinin daha büyük bir bölümünü harcamayıp biriktirmeye
başlayınca, ABD'li üreticilerin etekleri tutuşmuş! Şu ara yapılan çoğu
tüketici araştırmaları "Bu adamlar ne satın alırlarsa mutlu olurlar?" la
ilgili.

Ortaya çıkmış ki bir servis almak, mal alma ktan daha faydalı insan
doğasına.
Yani bir ayakkabı yerine kutu oyunu, pahalı bir çanta yerine spor salonu
üyeliği, araba yerine seyahat, ruj yerine sinema bileti, insanları daha
mutlu ediyor! Bir tecrübe satın almak, kişiye daha yoğun ve uzun süreli bir
tatmin sağlıyor. Üstelik 'Mal edinmenin mutluluk getirmediğini öğrenen
'dünyanın en çok satın alan halkı', kocaman otomobillerini, dört oda bir
salon evlerini, 48 parçalık yemek takımlarını, doğrayan parçalayan
karıştıran onlarca mutfak aletlerini satıp, ayrı bir oda haline gelmiş
gardıroplar dolusu giysilerini fakirlere bağışlayıp hayatlarını
sadeleştiriyor. Bazı aileler 40 metrekare bir evde, dört tabak, dört
bardakla ve işe bisikletle gidip gelerek yaşamanın onları hiç olmadıkları
kadar mesut ettiğini iddia ediyor. Bu esnada biriktirdikleri parayı yoga
derslerine ve ta tillere harcıyorlar.

YÜZ EŞYAYLA YAŞAMAYA DAVET!
Bir internet sitesi, tüketicileri sadece ve sadece 100 adet kişisel eşyayla
yaşamaya davet ediyor! Yani kıyafet, kozmetik, ayakkabı, kitap, kalem, her
şey toplam 100 parça edecek. Sitenin çağrısı büyük ilgi görüyor ve internet
kullanıcılarından hatırı sayılır sayıda bir grup, kişisel eşyalarını hayır
derneklerine bağışlayıp hayatlarındaki kalabalıktan kurtuluyor.

Hikâye, psikologlara göre şu: İnsanlar, iyi ya da berbat, yaşamlarındaki tüm
değişikliklere çabucak alışıyor ve doğalarında var olan sabit mutluluk
seviyesine bir an önce ulaşmaya çalışıyorlar.

Ebeveynlerinden birini kaybeden bir insanın bir süre sonra eski mutluluk ve
neşesine kavuşması da bu yüzden, yalı alanın birkaç yıl sonra yalıda
oturmayı kanıksayıp eskisi kadar 'mutsuz ' olması da! Yani para mutluluk
getirmiyor denemez ama parayla satın alınan mallar mutluluk getirmiyor! Şan
dersleri, seyahatler, piknikler, tiyatro oyunları filansa başka! Farklı
tecrübeler hayatı zenginleştirip memnuniyeti yükseltiyor! Los Angeles'lı
filmci Roko Belic dünyayı dolaşıp *Happy *(*Mutlu*) isimli bir belgesel
üzerinde çalışıyor.
New York Times gazetesinin haberine göre San Fransisco'nun kalburüstü
semtlerinden birindeki evini bırakıp, hayatını tamamen değiştirip, Malibu
plajında bir karavana taşınmış! Haftada üç dört gün sörf yapabildiği için şu
anda ufacık karavanda çok daha mutlu bir hayat yaşadığını anlatmış.

AVUCUNUZU AÇMAYI DENEDİNİZ Mİ?
Asya'da maymun yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzak vardır: Bir
Hindistan cevizi oyulur ve iple bir ağaca veya yerdeki bir kazığa bağlanır.
Hindistan cevizinin altına ince bir yarık açılır ve oradan içine tatlı bir
yiyecek konur. Bu yarık sadece maymunun elini açıkken sokacağı
büyüklüktedir. Yumruk yaptığında elini dışarı çıkaramaz. Maymun tatlının
kokusunu alır, yiyeceği yakalamak için elini içeri sokar, ama yiyecek
elindeyken elini dışarı çıkarması olanaksızdır. Sıkıca yumruk yapılmış el,
bu yarıktan dışarı çıkmaz. Avcılar geldiğinde maymun çılgına döner, ama
kaçamaz. Aslında bu maymunu tutsak eden hiçbir şey yoktur. Onu sadece, kendi
bağımlılığının gücü tutsak etmiştir. Yapması gereken tek şey, elini açıp
yiyeceği bırakmaktır. Ama zihninde açgözlülüğü o kadar güçlüdür ki bu
tuzaktan kurtulan maymun çok nadir görülür.

Bizleri de tuzağa düşüren ve orada kalmamıza neden olan şey, arzularımız ve
zihnimizde onlara bağımlı oluşumuzdur. Tüm yapmamız gereken; e limizi açıp
benliğimizi, bağımlı olduğumuz şeyleri serbest bırakmak ve dolayısıyla özgür
olmaktır! Bu örnekle benzeştirirsek; ben, sahip olduğumuzu düşündüğümüz her
şeyin bizim için birer tuzak olduğunu fark etmediğimizi düşünüyorum:

- Çoğunlukla konuşmaktan fazla bir özelliğini kullanmadığımız son model cep
  telefonlarına sahip olmak,
- Ortalama 15 m2´sini kullandığımız ama kullandığımız alandan 10-20 kat
   büyük evlere sahip olmak,
- Belki bir kez giydikten sonra çok uzun sure dolabımızın bir köşesinde
  unuttuğumuz günün modasına uygun giysilere sahip olmak,
- Okumadığımız kitaplara sahip olmak,
-Asla kadranın gösterdiği sürate ulaşamayacağımız en süratli arabaya sahip
 olmak,
- Bize günde 3-5 kez zamanı, başkalarına sürekli zenginliğimizi gösteren kol
  saatlerine sahip olmak,
- Vakit bulup gidilemeyen, gidilse bile dinlendirmekten çok uzak; tabiri
  caizse yorgunluktan haşatımızı çıkaracak deniz kenarına yakın bir yazlık,
  bir dinlence evine sahip olmak,
- Vaktimize, nakdimize, aklımıza, çenemize zarar verse bile bir futbol
  takımı taraftarlığına sahip olmak,
- Oturmadığımız koltuk takımları, izlemediğimiz dev ekran televizyonlar;
  kullanmadığımız, faydalanmadığımız daha nelere sahip olmak... Ya da sahip
  olduğumuzu sanmak...
- Sadece çevre olsun diye bulunduğumuz ortamlar ve arkadaşlıklar!

O maymun gibi; avucumuzda tuttuğumuz sürece (faydalanamasak bile) sahip
olduğumuzu sanmıyor muyuz? Ve ancak parmaklarımızı gevşetip bunlardan
vazgeçtiğimiz zaman gerçekten özgür olup tüm yeteneklerimizi kullanabilir
hale gelmeyecek miyiz?

Aslında biz bu dünyaya sahip olmaya değil, şahit olmaya gelmişiz. Ah bunu
bir anlayabilsek...
Doç. Dr. Erol ERÇAĞ








Atatürk 14 Ekim 1925 günü,

 İzmir Kız Öğretmen Okulu'nda

 öğrencilere şu suali sormuştur:

 ''Cumhuriyet nedir ve sultanlıktan farkı nedir?''

 Cevabını da kendisi şöyle vermiştir:

"Cumhuriyet fazilet-i ahlâkiyeye dayanan bir idaredir.

Cumhuriyet fazilettir.

 Sultanlık korku ve tehdide dayanan bir idaredir.

Cumhuriyet idaresi faziletli ve namuskâr insanlar yetiştirir.

Sultanlık korkuya ve tehdide dayandığı için

 korkak, zelil, sefil, rezil insanlar yetiştirir.

Aradaki fark bundan ibarettir"

 Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Ankara, T.T.K. 1989, c. II s. 242
-------------- sonraki bölüm --------------
Bir HTML eklentisi temizlendi...
URL: <http://yunus.listweb.bilkent.edu.tr/pipermail/bsb-forum/attachments/20120304/69b1c360/attachment.htm>


Bsb-forum mesaj listesiyle ilgili daha fazla bilgi