[Bsb-forum:645] Re: Maymun tuzağı
Dr. Ulas Basar Gezgin, PhD
ulas at teori.org
4 Mar 2012 Paz 13:55:05 EET
Paylasim icin tesekkurler. Cok guzel bir yazi.
2012/3/4 lale elmasulu <laleelmasulu at gmail.com>
> Amerika'nın son alışveriş trendi: Alışveriş yapmamak!
>
>
> Hatta eldeki mallardan da kurtulup, hayatı sadeleştirmek! Kriz sonrası,
> çalışanlar, gelirlerinin daha büyük bir bölümünü harcamayıp biriktirmeye
> başlayınca, ABD'li üreticilerin etekleri tutuşmuş! Şu ara yapılan çoğu
> tüketici araştırmaları "Bu adamlar ne satın alırlarsa mutlu olurlar?" la
> ilgili.
>
> Ortaya çıkmış ki bir servis almak, mal alma ktan daha faydalı insan
> doğasına.
> Yani bir ayakkabı yerine kutu oyunu, pahalı bir çanta yerine spor salonu
> üyeliği, araba yerine seyahat, ruj yerine sinema bileti, insanları daha
> mutlu ediyor! Bir tecrübe satın almak, kişiye daha yoğun ve uzun süreli bir
> tatmin sağlıyor. Üstelik 'Mal edinmenin mutluluk getirmediğini öğrenen
> 'dünyanın en çok satın alan halkı', kocaman otomobillerini, dört oda bir
> salon evlerini, 48 parçalık yemek takımlarını, doğrayan parçalayan
> karıştıran onlarca mutfak aletlerini satıp, ayrı bir oda haline gelmiş
> gardıroplar dolusu giysilerini fakirlere bağışlayıp hayatlarını
> sadeleştiriyor. Bazı aileler 40 metrekare bir evde, dört tabak, dört
> bardakla ve işe bisikletle gidip gelerek yaşamanın onları hiç olmadıkları
> kadar mesut ettiğini iddia ediyor. Bu esnada biriktirdikleri parayı yoga
> derslerine ve ta tillere harcıyorlar.
>
> YÜZ EŞYAYLA YAŞAMAYA DAVET!
> Bir internet sitesi, tüketicileri sadece ve sadece 100 adet kişisel eşyayla
> yaşamaya davet ediyor! Yani kıyafet, kozmetik, ayakkabı, kitap, kalem, her
> şey toplam 100 parça edecek. Sitenin çağrısı büyük ilgi görüyor ve internet
> kullanıcılarından hatırı sayılır sayıda bir grup, kişisel eşyalarını hayır
> derneklerine bağışlayıp hayatlarındaki kalabalıktan kurtuluyor.
>
> Hikâye, psikologlara göre şu: İnsanlar, iyi ya da berbat, yaşamlarındaki
> tüm
> değişikliklere çabucak alışıyor ve doğalarında var olan sabit mutluluk
> seviyesine bir an önce ulaşmaya çalışıyorlar.
>
> Ebeveynlerinden birini kaybeden bir insanın bir süre sonra eski mutluluk ve
> neşesine kavuşması da bu yüzden, yalı alanın birkaç yıl sonra yalıda
> oturmayı kanıksayıp eskisi kadar 'mutsuz ' olması da! Yani para mutluluk
> getirmiyor denemez ama parayla satın alınan mallar mutluluk getirmiyor! Şan
> dersleri, seyahatler, piknikler, tiyatro oyunları filansa başka! Farklı
> tecrübeler hayatı zenginleştirip memnuniyeti yükseltiyor! Los Angeles'lı
> filmci Roko Belic dünyayı dolaşıp *Happy *(*Mutlu*) isimli bir belgesel
> üzerinde çalışıyor.
> New York Times gazetesinin haberine göre San Fransisco'nun kalburüstü
> semtlerinden birindeki evini bırakıp, hayatını tamamen değiştirip, Malibu
> plajında bir karavana taşınmış! Haftada üç dört gün sörf yapabildiği için
> şu
> anda ufacık karavanda çok daha mutlu bir hayat yaşadığını anlatmış.
>
> AVUCUNUZU AÇMAYI DENEDİNİZ Mİ?
> Asya'da maymun yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzak vardır: Bir
> Hindistan cevizi oyulur ve iple bir ağaca veya yerdeki bir kazığa bağlanır.
> Hindistan cevizinin altına ince bir yarık açılır ve oradan içine tatlı bir
> yiyecek konur. Bu yarık sadece maymunun elini açıkken sokacağı
> büyüklüktedir. Yumruk yaptığında elini dışarı çıkaramaz. Maymun tatlının
> kokusunu alır, yiyeceği yakalamak için elini içeri sokar, ama yiyecek
> elindeyken elini dışarı çıkarması olanaksızdır. Sıkıca yumruk yapılmış el,
> bu yarıktan dışarı çıkmaz. Avcılar geldiğinde maymun çılgına döner, ama
> kaçamaz. Aslında bu maymunu tutsak eden hiçbir şey yoktur. Onu sadece,
> kendi
> bağımlılığının gücü tutsak etmiştir. Yapması gereken tek şey, elini açıp
> yiyeceği bırakmaktır. Ama zihninde açgözlülüğü o kadar güçlüdür ki bu
> tuzaktan kurtulan maymun çok nadir görülür.
>
> Bizleri de tuzağa düşüren ve orada kalmamıza neden olan şey, arzularımız ve
> zihnimizde onlara bağımlı oluşumuzdur. Tüm yapmamız gereken; e limizi açıp
> benliğimizi, bağımlı olduğumuz şeyleri serbest bırakmak ve dolayısıyla
> özgür
> olmaktır! Bu örnekle benzeştirirsek; ben, sahip olduğumuzu düşündüğümüz her
> şeyin bizim için birer tuzak olduğunu fark etmediğimizi düşünüyorum:
>
> - Çoğunlukla konuşmaktan fazla bir özelliğini kullanmadığımız son model cep
> telefonlarına sahip olmak,
> - Ortalama 15 m2´sini kullandığımız ama kullandığımız alandan 10-20 kat
> büyük evlere sahip olmak,
> - Belki bir kez giydikten sonra çok uzun sure dolabımızın bir köşesinde
> unuttuğumuz günün modasına uygun giysilere sahip olmak,
> - Okumadığımız kitaplara sahip olmak,
> -Asla kadranın gösterdiği sürate ulaşamayacağımız en süratli arabaya sahip
> olmak,
> - Bize günde 3-5 kez zamanı, başkalarına sürekli zenginliğimizi gösteren
> kol
> saatlerine sahip olmak,
> - Vakit bulup gidilemeyen, gidilse bile dinlendirmekten çok uzak; tabiri
> caizse yorgunluktan haşatımızı çıkaracak deniz kenarına yakın bir yazlık,
> bir dinlence evine sahip olmak,
> - Vaktimize, nakdimize, aklımıza, çenemize zarar verse bile bir futbol
> takımı taraftarlığına sahip olmak,
> - Oturmadığımız koltuk takımları, izlemediğimiz dev ekran televizyonlar;
> kullanmadığımız, faydalanmadığımız daha nelere sahip olmak... Ya da sahip
> olduğumuzu sanmak...
> - Sadece çevre olsun diye bulunduğumuz ortamlar ve arkadaşlıklar!
>
> O maymun gibi; avucumuzda tuttuğumuz sürece (faydalanamasak bile) sahip
> olduğumuzu sanmıyor muyuz? Ve ancak parmaklarımızı gevşetip bunlardan
> vazgeçtiğimiz zaman gerçekten özgür olup tüm yeteneklerimizi kullanabilir
> hale gelmeyecek miyiz?
>
> Aslında biz bu dünyaya sahip olmaya değil, şahit olmaya gelmişiz. Ah bunu
> bir anlayabilsek...
> Doç. Dr. Erol ERÇAĞ
>
>
>
>
>
>
>
>
> Atatürk 14 Ekim 1925 günü,
>
> İzmir Kız Öğretmen Okulu'nda
>
> öğrencilere şu suali sormuştur:
>
> ''Cumhuriyet nedir ve sultanlıktan farkı nedir?''
>
> Cevabını da kendisi şöyle vermiştir:
>
> "Cumhuriyet fazilet-i ahlâkiyeye dayanan bir idaredir.
>
> Cumhuriyet fazilettir.
>
> Sultanlık korku ve tehdide dayanan bir idaredir.
>
> Cumhuriyet idaresi faziletli ve namuskâr insanlar yetiştirir.
>
> Sultanlık korkuya ve tehdide dayandığı için
>
> korkak, zelil, sefil, rezil insanlar yetiştirir.
>
> Aradaki fark bundan ibarettir"
>
> Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Ankara, T.T.K. 1989, c. II s. 242
>
>
> _______________________________________________
> Bsb-forum mailing list
> Bsb-forum at listweb.bilkent.edu.tr
> http://yunus.listweb.bilkent.edu.tr/cgi-bin/mailman/listinfo/bsb-forum
>
>
--
Assist.Prof.Dr. Ulas Basar Gezgin (psychology)
cognitive scientist, urban planner, social/economic psychologist,
educational scientist
writer, poet, journalist & translator
Linkedin Profile: http://www.linkedin.com/in/ulasbasargezgin
E-mail: ulasbasar at gmail.com
Gezgin Kaynakça (Tüm Yapıtları):
http://www.scribd.com/doc/70192554
Gezgin's Bio and List of Books and Works:
http://www.scribd.com/doc/70192964
Facebook/Yüzdefteri: http://www.facebook.com/gezginulas
Facebook/Yüzdefteri Yazar Sayfası: http://www.facebook.com/Ulas.Basar.Gezgin
*Facebook Grubu: Ulas Basar Gezgin Okurları: *
http://www.facebook.com/groups/214939625258670/
Twitter:http://twitter.com/#!/gezginulas
2011 sonrasi siirler: http://gezginulas.blogspot.com/
-------------- sonraki bölüm --------------
Bir HTML eklentisi temizlendi...
URL: <http://yunus.listweb.bilkent.edu.tr/pipermail/bsb-forum/attachments/20120304/74552249/attachment.htm>
Bsb-forum mesaj listesiyle ilgili
daha fazla bilgi