[Turkmath:7478] Re: Fwd: Sagduyu son anda kazandi
Safak Ozden
bildiginessek at gmail.com
18 Şub 2011 Cum 19:49:34 EET
jiyan.org adlı siteden Besim Turhan'ın nişanyan evleriyle ilgili yazısı ilgi
çekebilir. Ancak yazıyı alıntılamadan önce restoratör bir mimar arkadaşımın
konuyla ilgili düşüncelerini de aktarmak istiyorum. Kendi adıma
restorasyondan hiç anlamadığım için kendisinin konuyla ilgili düşüncelerini
paylaşmasını istemiştim benimle:
"Bu Şirince'deki Nişanyanların yaptığı restorasyonlar malesef restorasyondan
ziyade yeniden inşaa etmek kadar büyük müdahaleleri içerecek şekilde
yapıldı. Şöyle anlatayım:
Normalde restorasyonu yapılacak binanın özgün değerleri (planı, malzemeleri,
mobilyaları vs.) korunacak ve bu değerlerin daha uzun süre yaşamasını
sağlayacak şekilde müdahaleler belirlenir ve ona göre inşaası yapılır. Fakat
Nişanyanlar genelde otel ve pansiyon olacak şekilde binaları restore
ederken, binaların bu bahsettiğim değerlerini pek kaale almadan kendi
ihtiyaçlarına cevap verir şekilde binalara müdahalelerde bulundular ve
üstelik kanuni olarak da yetkileri olmadan yaptılar bunları (bu kısmı
yanlış hatırlamıyorsam kendi başlarına yaptırdılar). Halbuki bir restoratör
mimarın yaptığı projeyi koruma kuruluna sunmaları ve onay almaları
gerekirdi. Bu onay alınmış projeler üzerinden inşaatlarını yapabilirlerdi.
Özetle yaptıkları restorasyon işinin hem etik hem de profesyonel kurallarına
aykırıdır. Kanaatimce para kazanmak için bu yola gittiler...keşke
yapmasalardı.
"
Aşağıdaki de Besim Turhan'ın yazısı:
Bugün Jiyan'da Sevan Nişanyan'ın Şirince konusunda kendi pozisyonunu
gerekçelendiren yazısı yayınlandı. Yazı, bence Beyoğlu-Beşiktaş-Kadıköy
üçgeninin dışına çıkmayan; tatillerde de "nezih" Ege mekanlarında butik
otellere "sığınan" bir tipolojinin kendine ve çevresine nasıl baktığını
göstermek bakımından sayısız ipuçlarıyla dolu.
<http://jiyan.org/wp-content/uploads/2011/02/kule.jpg>Kendisine göre
müteşebbisimiz, baştan müteşebbis olmakla zaten haklıdır. Bir yere gidip
emek veriyor, yatırım yapıyor ve risk alıyordur. Zaten entellektüel olmak
hasebiyle aslında o yaptığı şeyi hep "doğru" yapıyordur, kültürel korumayı
ondan iyi kimse bilemez. Ama yaptıklarının kıymeti bilinmiyordur. Onun o
engin birikiminin ve cefakarlığının yanında "iki para etmeyecek" bazı
adamlar gelir, onun yaptıklarına çomak sokmaya kalkarlar. Çünkü onun
düşüncelerini ve etnisitesini beğenmiyorlardır, çünkü ona yapılıyordur
başkalarına yapılmıyordur. Neden devlet onun omzuna vurup teşekkür etmez?
Amacım burada koruma kurullarının kararlarını savunmak değil. Türkiye'de
koruma kurulları sayısız yanlış karara imza atmıştır. Haber arşivlerine,
Mimarlar Odası'nın, sivil toplum kuruluşlarının onca açıklamalarına, yerel
direniş çabalarına bakmak yeter bunu görmek için. Yani, bu nevi yıkım
kararları Nişanyan gibi yüzlerce insan hakkında alınmaktadır. Dayısı,
arkası, lobisi olan binlercesi konusunda da bu kararlar alınmamaktadır.
Nitekim Nişanyan'ın manevi dayısı Ufuk Uras sayesinde onun hakkında yıkım
kararı da durdurulmuştur.
Bu durdurmaya kadar Nişanyan etkili bir "halkla ilişkiler" faaliyetiyle bunu
sağlayacak her şeyi yapmıştır. Aslında Ege'nin eski Rum köylerinde, bakir
koylarında ucuza arsa ve ev kapatan yüzlerce spekülatörden nisbeten mürekkep
yalamış, düzgün vitrinli bir tanesi olduğunu maskelemek, yaptıklarını adeta
bir diğerkam idealizmle yaptığı, ona karşı çıkışınsa siyasi pozisyonundan ve
etnisitesinden ötürü olduğu izlenimini yaratmak için cazgırca bağırmış;
"Şirince Tahrir'dir" benzetmesine cüret etmiştir.
Nişanyan ve benzerleri son yirmi yıldır, Özal döneminden başlayan "her şeyi
hiçe sayan, etik tanımayan müteşebbislik" şiarından da aldıkları güçle,
gidip sevdikleri bazı az bilinen yurt köşelerine yerleşmiş; "saklıköy"ler,
"gizli bahçe"ler oksimoronlarıyla oraları, tüm dokularını tahrip eden bir
vandallıkla, kendileri gibi İstanbullu entelijensiya/medya/büyük şirket
erbabının kendilerini "evde" sayacağı formatlara sokarak dönüştürmüşler,
mutenalaştırmışlardır. Zamanında Rumların elinden zorla alınanı, ikinci bir
kez daha geniş halk kitleleri yerine, "düzgün ve nezih insanlar"ın
kullanımıyla sınırlandırmışlardır.
"Devlete karşı, halktan yana" oluş iddiaları o kadar yalandır ki bu babda.
Bir resmi kurumun kararını uygulamak üzere kendisine gelen, hiyerarşinin en
alt basamağındaki bir memuru, "yakasına Atatürk rozeti takmış memure bir
bayan" diye hem ötekileştirici, hem seksist ifadelerle aşağılayabilmektedir
Nişanyan gibiler.
Kendileri gibi başka spekülatörler de yaratmak üzere yirmi vilayette "butik
otel" konferansı verişleri için devletten omuz sıvazlama beklerken ve eline
verilmiş mevzuatı uygulamak dışında seçeneği olmayan (ve bu ülkede işçiler
gibi meydanlarda hak arayan milyonlarcasının olduğu) alt derece memurlar
için "kıytırık" diye seçkinci bir ifade kullanırken; kim Nişanyan'ın
"Devlete karşı, halktan yana"olduğuna, kim düzen karşıtı bir muhalif
olduğuna inanabilir? Devlet, onun "iş"ine mani olmayıp, biraz da teşvik
etse, Nişanyan'ın bu düzenle hiç bir alıp veremediği olmayacak. Çünkü başka
hiç bir toplumsal sorun karşısında böyle bir "Tahrir" kampanyasına
kalkıştığını, meydanlarda işçilerle, memurlarla, öğrencilerle omuz omuza
olduğunu görmedik.
Sol cenahtan bazılarının bu iğvaya kapılıp, Nişanyan kampanyasına ram
olmaları da ibret vericidir. "Düz kontak, kafa net" mantığıyla, her
etnisitesi farklı biri söz konusu olduğunda, her devlet otoritesiyle karşı
karşıya geliş söz konusu olduğunda o kişiyi kafadan "pir-ü pak, sütten
çıkmış ak kaşık" ilan etmek ve aslında kültürel değerlerin korunduğu değil,
başkalaştırılıp, yukarıda anılan hedef turizm kitlesi için "mutena" hale
getirildiği bir örnekten sol muhalefet vakası çıkarmak Türkiye
sosyalistlerine, anarşistlerine ve ekolojist harekete yakışmamaktadır.
Son olarak, ortada bir koruma kaygısı olduğunda ısrar edenler Nişanyan'ın
Şirince'ye diktiği kulenin fotoğrafına bir baksın ve bize söylesin. Tarihin
hangi döneminde hangi Rum köyünde bu türden bir yapı yer almıştır?
2011/2/17 H. Turgay Kaptanoglu <kaptan at fen.bilkent.edu.tr>
> Belki de Levent Kirca'nin dedigi gibi solduyudur.
>
> H. Turgay Kaptanoglu
>
>
>
> On Thu, February 17, 2011 07:48, Ergun Yalcin wrote:
> >
> >
> > Begin forwarded message:
> >
> >> From: Nesin Vakfı <nesinvakfi at nesinvakfi.org>
> >> Date: February 16, 2011 10:33:40 PM GMT+02:00
> >> To: duyurular at nesinvakfi.org
> >> Subject: Sagduyu son anda kazandi
> >> Reply-To: nesinvakfi at nesinvakfi.org
> >>
> >>
> >> Sevgili Dostlar,
> >> Felaketin esiginden donuldu.
> >> Elektrikleri kesmisler, evleri bosaltma emri vermislerdi.
> >> 12 saat sonra yikima geleceklerdi.
> >> Cogunda panik, korku, gozyasi...
> >> Kiminde de saf adrenalin...
> >> Son anda sagduyu kazandi ve yikimlar durduruldu.
> >> Koydeki sevinci, rahatlamayi gormeliydiniz.
> >> Bes gundur kimsenin gozune uyku girmiyormus.
> >> Herkes icin bir felaket olacakti yikim, ama en buyuk felaket sanirim
> >> devlet ve erkani icin olacakti.
> >> Bir koyun 22 evini yikmak ne demek? Sorumlu bir kurul nasil boyle bir
> >> karar alabilir?
> >> Her neyse. Yanlislik sonuna kadar goturulmedi.
> >> Yogun desteginiz icin Nesin Vakfi cocuklari ve Sirinceliler adina cok
> >> tesekkur ederiz.
> >> Sagolun, varolun.
> >> Ali Nesin
> >> _______________________________________________
> >> duyurular mailing list
> >> duyurular at nesinvakfi.org
> >> http://lists.cs.bilgi.edu.tr/cgi-bin/mailman/listinfo/duyurular
> >
> > _______________________________________________
> > Turkmath mailing list
> > Turkmath at listweb.bilkent.edu.tr
> > http://yunus.listweb.bilkent.edu.tr/cgi-bin/mailman/listinfo/turkmath
> >
>
>
> _______________________________________________
> Turkmath mailing list
> Turkmath at listweb.bilkent.edu.tr
> http://yunus.listweb.bilkent.edu.tr/cgi-bin/mailman/listinfo/turkmath
>
--
Mimar Sinan University, Istanbul
Tel: +90 536 462 73 88
email: bildiginessek at gmail.com
-------------- sonraki bölüm --------------
Bir HTML eklentisi temizlendi...
URL: <http://yunus.listweb.bilkent.edu.tr/cgi-bin/mailman/private/turkmath/attachments/20110218/9a8a17ef/attachment.htm>
Turkmath mesaj listesiyle ilgili
daha fazla bilgi