[Turkmath:7254] Re: AG ve AG
Timur Karacay
tkaracay at baskent.edu.tr
14 Eki 2010 Per 20:48:18 EEST
------------------------------------------------------------------------
Böyle bir duygu selini Yılmaz Akyıldız’a yazdırabilme yeteneğine sahip
olmayı çok isterdim. O, kendi içinden gelen coşkunun taşmak üzere
olduğunu yakında anlayacaktır. Kalemini sivriltsin yeter…
Timur
------------------------------------------------------------------------
14.10.2010 16:40, yilmaz akyildiz yazmış:
> *A*lgebraic *G*eometry ve *Al*exander *G*rothendieck
>
> Ne güzel ve yerinde bir tesadüf, (gözleyen: Mesut Şahin)
>
> Bilhassa sırfi matematikde kariyer yapıyor veya yapacak genc arkadaslara
> şu yaziyi okumlarini candan öneririm:
>
> "Reminiscences of Grothendieck and His School"
> AMS Notices October 2010, sayfa:1106 - 1115
>
> Kişisel notlarim:
>
> /(iş bu kısım, Timur Karaçay ın teşvik edici bir cümlesinden*
> *//esinlenerek kaleme alınmıştır)/*/
> /*
> Kendimi, yaşadığım 60 lı (İstanbul İTU - Ankara ODTÜ) ve 70 li
> (Caltech - Stanford - Berkeley)
> yıllarından dolayı çok şanslı sayıyorum.
> Bugünlerdeki moda (ertuğrul özkök) e uyarak: çok şükrediyorum...
> Grothendieck le ilgili o satırlarda kendi hayatimdan da o kadar seyler
> buluyorum ki:
> Chairman Mao Tse Tung dan tutun da Fizikçi Richard Feynman a (After
> May 1968)
> IHES in seminer odalarindan tutun da arkasındaki ormanlarina,
> Deligne den Hartshorn a,
> Alexander i sevmedigi gibi
> ben den de hiç hoslanmamis Belçikali Nicholas Kuiper e
> Cartier den Quillen e, Kleiman a kadar,
> Chern den Atiyah a...
> bunlar 70 lerin ilk yarisinda
> tam da benim berkeley - ogrencilik yillarimda
> matematigi muthis bir ivme ile uçuran insanlar.
> Atiyah - Singer Index Theorem
> Pontryagin ve Chern Classes
> Hirzebruch, Serre
> paris - boston - berkeley
> Hirzebruch Bonn dan
> elbet Atiyah Oxford dan,
> ama o zamanlar Singer in yakininda Harvard dalar.
> Sayfa 1113 de bahsedilen Grothendieck - Langlands baglantisina ilk
> 1972 de Corvalis/Oregonda bizim de bulundugumuz konferans da
> işaret edilmisti.
> O kadar cok hatiralar akla getiriyor ki bu yazi bende
> sanki 1970 ler matematik film şeridi geçiyor gözlerimin önünden.
>
> Ama bu yaziyi okurken aklima takilan hep O,
> Büyük Iskender Grothendieck in bugünkü hikayesi...
> Adam hala kayip... kimse nerde bilmiyor...
> Pirene dağlarında olduğu sanılıyor.
>
> Kilyos koyunde evimin etrafinda pek çok kedi ve köpek yaşar,
> bazilari yaslaninca ortadan kaybolurlar,
> ölülerini bize göstermezler.
> Yaşlanip zayiflayinca düsmani köpekler ona bogazindan saldirmislar olmali,
> karli bir günde sokak kopegim Foks u
> kanlar icinde ormana dogru giderken gormus,
> ardindan yalvarircasina seslenmistim geri dönmesi için,
> donup bakmamisti bile geri bana.
> Halbuki onceleri benim kokumu bir km den alir ve koşar beni karsilardi.
> Asil hayvanlar ölülerini sahiplerine göstermezlermis.
> Komsunun bir kedisi de benzer sekilde kaybolmustu ihtiyarladiginda.
> O kediye filozof ismini takmistik.
> Sanki dusunen bir insan gibiydi,
> agır, vakur ve aristokrat birisiydi.
> Sonunu görmedigim için
> anısı bende hep öyle kaldı.
>
> Bu arada, Grothendieck zeytin agacini çok severmis,
> mütevazi oldugu, uzun yasadigi, dayanikli oldugu ve
> içinde çok günes ve hayat sakladigi için.
> Benim de bahçemde var bir tane, 5 yasinda,
> matematikcilerin yolu birmis misali,
> ilhan Ikeda da kendi bahçesine dikmis bir tane.
> Geçen sene benim agaç bir kilo zeytin verdi.
> Google dan bakip bilimsel bir sekilde salamuraya yatirdik
> ama ne hikmet ki tutturamadik.
> Demek ki taş yerinde ağırdır misali,
> zeytini de Ege de dikmeli.
>
> Kitap okumaya vakti olmazmis Grothendieck'in,
> (bir günde var sadece 24 saat),
> ama Bach ve Bethowen'in son quartetlerini dinlemeyi severmis.
>
> Grothendieck in 1300 sayfalık "Récoltes et Semailles" yazisi icin
> bazi matematikçiler:
> "işde AG nin delirdiginin kendi agzindan ispati" derlerken
> okuyan bazı non-matemtickciler icin bu yazilar hayatin damarına parmak
> basan bir anıtmış...
> Bizde ruscasından okumuş birisi var ve bu kitap için şunu söyliyor:
> "Hayatın nasıl yaşanmasının gerekltiğini en güzel bir şekilde anlatan
> büyük bir emsalsiz anıt.
> Ben hiç bir yazıdan daha önce bu kadar güç almadım.
> İnsanı, tabiatı, Tanrı yı bu kadar çıplak görebilmiş başka birisini
> ben bilmiyorum.
> Dostoyevski Lermontov, Chekov, Tolstoy, Pushkin, Mayakowski,...
> hiç birisi AG nin yazdıkları kadar benim kafamı çevirememiştir."
>
> Ayrıca, bu 1300 sayfada AG kendi iç dünyasını, yaşadığı acıları ve
> başklarıyla yaşadığı deneyimleri,
> çok acı bir şekilde anlatıyormuş.
> İçindeki çocukla Tanrıyı konuşturuyormuş.
>
> Kitapdan bazı bölüm başlıkları ve bazı temalar:
>
> Galois nın geride bıraktığı zenginlik.
> (AG ölümden korkmuyor ve
> yazısında Galois ile kader birliği içinde olduğunu hissettiriyormuş).
> Yalnızlık benim için düşman değil bilakis en iyi dost.
> Yalnızlıktan ayrıldığım anda bütün ruhumla ona geri dönmek istiyorum.
> Korku nun nasıl matematiğe girdiği,
> Chevalley ile buluşmalar ve O na olan hayranlık.
> Yanlışlarım, içimdeki korkular,
> Doğumdan gelen korkular, hayatta edinilen korkular.
> Tanrı nın yanlışlıkları
> Ekilen tohumlardan ne çıkacağının bilinmemesi,
> iki yüzlü insanlar,
> çamur gölünde batan insanlar
> Kirliliklere bulanmış üsttekiler
> Bu dünyaya gelmiş olmanın pişmanlığı,
> sevgi dünyası
> savaşsız dünya
> Bourbaki karşıtlığı
> (elveda diyecek dost yok, megerse hepsi yabancı imiş),
> Elveda Yabancılar
> Toplanmamış (buğday) ekinlerleri
> öğretmen ve öğrenciler
> (öğrencilere verilen onca şeylerden geri gelen hiç bir şey yok)
> Dürüstlük
> Savaş karşıtlığı
> Matematik de Etik
> Su üstüne çıkan kirler
> Tutkulararım
> Tutku ve Sanat
> Meditasyon
> Hayata hayranlık
> Çocuklar
> Geri dönüş ve yenilenmek
> Yasak Elma (Adem-Havva)
> Tek oyuncu
> Spor olarak Matematik
> İçimdeki Tanrı
> İçimdeki Sır
> Sonsuzluk
>
> Bu belgenin orijinal fransızcası, rusca ve ispanyolca tercümleri
> internetde var ama ingilizcesi yok,
> (çok fakir olduğunu ve mezarlıklarda yaşadığını iddia eden) garip
> birisi, Dr. Roy Lisker, kendi tercümesini para ile satıyor...
>
> Benim anladığım, rusca dilinin derinlik ve zenginliği de katılınca,
> bu 1300 sayfanın rusca tercümesi acaip bir belge haline gelmiş.
> "Bu yazıları ruscasından okurken insanın sarsılmaması ve göz
> yaşlarına boğulmaması imkansız" deniliyor...
> Bu nedenden olsa gerek, rusca tercumesinde 50 paragraflık,
> AG in kendi ölümü ve cenazesini anlattığı kısım, yayınlanmamış...
>
> AG nin kendisini en çok sorguladığı husus da,
> kendi sorularının başkaları için bir mana ifade edip etmediği imiş.
> Zaten ağlatan kısımlar da bu gibi kendi kendisine acımasızca sorduğu
> soruların samimiliği, çocuksuluğu ve ağırlığı imiş....
>
> Gelin, Ahmet Kaya nin bir türküsünü AG ye uyarlayarak bitirelim bu
> yazimizi:
>
> Dalyan gibi bir çocuktu
> Benim gözümde küçüktü
> Küstüde dağlara cıktı
> İner mi inmez mi bilmem
>
> Şimdi dağların tozudur
> Belki isyanın sazıdır
> Halen kalbimde sızıdır
> Diner mi dinmez mi bilmem
>
> Adı İskender kendi Büyük
> Makamı yok dem tutulmaz
> Dağlara soru sorulmaz
> Döner mi dömez mi bilmem
>
> Mavi gözleri boncuktur
> Ölüm korkusu şuncuktur
> Azrail atı kancıktır
> Biner mi binmez mi bilmem
>
> Parkasına kar yağmıştır
> Bir kenarda ağlamıştır
> Belki elleri yanmıştır
> Söner mi sönmez mi bilmem
>
> Adı İskender kendi Büyük
> Makamı yok dem tutulmaz
> Dağlara soru sorulmaz
> Döner mi dömez mi bilmem.
>
> Söz: Yusuf Hayaloğlu
> Müzik: Ahmet Kaya
>
> --
> y. a.
>
>
> _______________________________________________
> Turkmath mailing list
> Turkmath at listweb.bilkent.edu.tr
> http://yunus.listweb.bilkent.edu.tr/cgi-bin/mailman/listinfo/turkmath
-------------- sonraki bölüm --------------
Bir HTML eklentisi temizlendi...
URL: <http://yunus.listweb.bilkent.edu.tr/pipermail/turkmath/attachments/20101014/8e780e01/attachment-0001.htm>
Turkmath mesaj listesiyle ilgili
daha fazla bilgi