[Turkmath:6289] Re: Kemal Gözler : AKADEMİNİN DEĞERSİZLEŞMESİ ÜZERİNE
yilmaz akyildiz
yilmaz.akyildiz at gmail.com
Sat Dec 2 08:25:47 UTC 2023
On Sat, Dec 2, 2023 at 11:14 AM ÜNVER ÇİFTÇİ <uciftci at nku.edu.tr> wrote:
> Sizin gibi tecrübeli insanların omuzunda, gençlerin enerjisi ile
> yükseleceğimizden hiç şüphem olmadı.
>
https://haber.sol.org.tr/haber/docentlik-icin-berat-albayraka-rica-mailleri-atan-selman-ogut-rektor-olarak-atandi-387250
> On Sat, Dec 2, 2023 at 11:08 AM yilmaz akyildiz <
> yilmaz.akyildiz at listweb.bilkent.edu.tr> wrote:
>
>> Memleket olarak bütün kurumlarımızla topyekün yıkıma uğradık..
>> Şahsen ben umutsuzum,
>> Artık geri dönüşümüz yok gibi!
>> (siz yine de bana bakmayın, ben anamdan muhalif ve karamasar doğmuşum...
>> iki blim insanı kızımızı tanıyorum biri alamanyada Nurhan, diğeri artık
>> herkesin tanıdığı MIT li kızımız Canan Dağdeviren, her ikisi de "*zor
>> zamanlarımızda hep Atatürk ü düşünürüz*" derler.. )
>>
>> Şunu Angara ya yaptirani tanıyorum!
>> Bilecik'te bizzat kendisinden duydum.
>> Hemsherumdur, "meslektaşum" dur...
>> Kendi matematik tarikatı içinde "*en böyük matematikçi*" olarak
>> bilinir...
>>
>> "*Örneğin bilimde değer üretmenin ön şartı İngilizce, Fransızca, Almanca
>> gibi batı dillerinden birini veya birkaçını iyi bir derecede bilmektir.
>> Zira bugün yeryüzünde üretilen bilginin ezici çoğunluğu bu dillerle
>> yazılmıştır. Bu dilleri bilmeyen birisi zaten bu bilgilere ulaşamaz.
>> Güvendiğiniz bilim insanı adayları, yabancı dil sınavından 70
>> alamıyorlarsa, yapmamız gereken şey, barajı önce 65’e, daha sonra 55’e
>> düşürmek değil, bilim insanı adaylarınızın yabancı dil öğrenmelerini teşvik
>> etmek, onlara bunun imkânını sağlamak ve makul bir süreden sonra
>> öğrenemeyenlerin işine son vermekten ibarettir. Türkiye’de bunun tersi
>> yapılmıştır. Sırf doçent ve profesör sayısı artsın diye dil barajı zamanla
>> 70’ten 55’e indirilmiştir."*
>> * https://www.anayasa.gen.tr/degersizlesme.htm
>>
>> AKADEMİNİN DEĞERSİZLEŞMESİ ÜZERİNE
>>
>> Kemal Gözler
>>
>> ....
>>
>> SONUÇ
>> Her ülke ürettiği değerler ölçüsünde zengindir. Ülkeler ürettikleri
>> değerlerle gelişirler.
>>
>> Türkiye değer üretemeyen bir ülke değil. Ama ürettiği değerleri
>> koruyamayan ve bu değerlerin kısa sürede değersizleştiği bir ülke.
>>
>> Bir değer, onu hak etmeyen kişilerin eline geçtikçe değersizleşir ve kısa
>> bir süre sonra da değer olmaktan çıkar. Değer üretmek yerine üretilmiş
>> değerleri yağmalama üzerine kurulu bir sistem, eninde sonunda çöker. Zira
>> böyle bir yağmaya değer dayanmaz ve bir süre sonra ortada yağmalanacak
>> değer de kalmaz.
>>
>> Siyasî iktidar, bir demokraside seçimlerin sonucuna göre bir günde ele
>> geçirilebilir. Siyasetteki değerler bir günde el değiştirebilir. Bu
>> normaldir. Ancak sanatta, edebiyatta, kültürde, bilimde değerler, ele
>> geçirilebilen şeyler, hele hele seçim sonuçlarına göre ele geçirilebilecek
>> şeyler değildir. Siyasette bir günde iktidar olunur. Ama sanatta,
>> edebiyatta, kültürde, bilimde bir günde iktidar olunamaz. Bu alanlarda
>> iktidar olmak için çalışıp değer üretmek gerekir. Bunun için de bu
>> değerleri üretecek, edebiyat, sanat ve bilim insanlarını ehliyet ve liyakat
>> üzerine yetiştirmek gerekir.
>>
>> Örneğin bilimde değer üretmenin ön şartı İngilizce, Fransızca, Almanca
>> gibi batı dillerinden birini veya birkaçını iyi bir derecede bilmektir.
>> Zira bugün yeryüzünde üretilen bilginin ezici çoğunluğu bu dillerle
>> yazılmıştır. Bu dilleri bilmeyen birisi zaten bu bilgilere ulaşamaz.
>> Güvendiğiniz bilim insanı adayları, yabancı dil sınavından 70
>> alamıyorlarsa, yapmamız gereken şey, barajı önce 65’e, daha sonra 55’e
>> düşürmek değil, bilim insanı adaylarınızın yabancı dil öğrenmelerini teşvik
>> etmek, onlara bunun imkânını sağlamak ve makul bir süreden sonra
>> öğrenemeyenlerin işine son vermekten ibarettir. Türkiye’de bunun tersi
>> yapılmıştır. Sırf doçent ve profesör sayısı artsın diye dil barajı zamanla
>> 70’ten 55’e indirilmiştir.
>>
>> Yabancı dil sadece bir örnek. Sanatta, edebiyatta, kültürde, bilimde,
>> değer üretmenin daha pek çok şartı vardır. En temeli şudur: Sıradan
>> adamlarla değer üretilmez. Olağanüstü zeki ve Allah vergisi yeteneklere
>> sahip insanlara ihtiyacınız vardır. Bu insanları bulsanız bile, bu
>> insanları baskı altında tutarsanız, yine bu insanlar bir değer üretemez.
>> Sanatta, edebiyatta, kültürde, bilimde değer üretmek için özgür bir ruha
>> sahip olmak gerekir. Özgür ruhun olmadığı yerde yaratıcılık olmaz.
>>
>> Türkiye’de son yirmi yıldır, üniversitelere büyük yatırım yapıldı. Sadece
>> on yedi yılda üniversite sayısı ikiye, üniversitelerde çalışan öğretim
>> elemanı sayısı da üçe katlandı. Ama ülkemizde hâlâ çok önemli bilim
>> insanları çıkmadı. Çünkü yatırım kitaba değil, binaya yapıldı; öğretim
>> elemanı sayısı da hakkıyla değil, suni bir şekilde, örneğin yabancı dil
>> sınavı barajı düşürülerek ve doçentlik sınavında sözlü sınav kaldırılarak
>> artırıldı.
>>
>> --> Üniversitenin içinde yer alan, değer üretebilen bazı bilim insanları
>> ise
>> --> üniversiteden ya resmen ihraç edildi,
>> --> ya da yıldırıldı,
>> --> istifa ettirildi.
>> Bilim insanı olması beklenen en başarılı üniversite mezunları ise bu
>> ülkeyi terk ettiler.
>> Kalan bir avuç bilim insanı da
>> bugün üniversitede yeni bir şeyler yaratmaya uğraşmıyorlar;
>> dolu yağarken saçak altına sığınan insanlar misali,
>> şu riskli günlerin geçmesi için susup bekliyorlar.
>> Üniversite hocaları kendi odalarında arkadaşlarıyla yüksek sesle
>> konuşmaktan dahi korkar hâle geldiler.
>> Vakıa şu ki bugün Türk üniversitesinin içinde bulunduğu boğucu havada
>> değer üretilmesi çok zor.
>>
>> Türkiye’de 2002’de 93 olan üniversite sayısı 2019’da 202’ye çıkmıştır.
>> Sadece 17 yılda 109 adet yeni üniversite kurulmuştur. Bugün, derin taşrada
>> bulunanlar dahil, yeni kurulan bu üniversitelerin pek çoğunun çok güzel
>> binaları vardır. Ne var ki bunların bilime yaptığı katkı, en azından benim
>> bildiğim alanlarda, yok denecek kadar azdır.
>>
>> Yeni kurulan üniversiteler taşrada kurulanlardan ibaret değil. Malum
>> Türkiye’de son yıllarda, Ankara ve İstanbul’da da çok iyi koşullarda devlet
>> üniversiteleri kuruldu. Muhtemelen amaç, ODTÜ’ye, Boğaziçi Üniversitesine
>> alternatif üniversiteler oluşturmaktı. Yeni kurulan bu devlet
>> üniversiteleri devletten istedikleri her şeyi aldılar. Keza yine Türkiye’de
>> son yıllarda çok iyi koşullarda vakıf üniversiteleri kuruldu. Bunların bir
>> kısmı, bedelsiz arazi ve bina tahsisi gibi yöntemlerle, devlet tarafından
>> önemli ölçüde desteklendi. Zaten bunları kuran vakıflar, ya yarı kamusal
>> vakıflar, ya da siyasî iktidarla çok yakın olan vakıflar. Söz konusu vakıf
>> üniversiteleri devletten istedikleri her desteği gördüler. Yeni kurulan bu
>> üniversitelerin kadroları zengin; sayısal olarak gelişiyorlar da. Ne var
>> ki, yeni kurulan devlet üniversiteleri, bir ODTÜ, bir Boğaziçi olamadı;
>> keza yeni kurulan bu vakıf üniversiteleri de bir Koç, bir Sabancı
>> olamadılar.
>>
>> Neden bu üniversiteler bir ODTÜ, bir Boğaziçi, bir Koç, bir Sabancı
>> olamıyorlar? Neden bunlara alternatif birer üniversite hâline gelemiyorlar?
>>
>> Neden mevcut siyasî iktidara oy verenler dahi çocuklarını bu
>> üniversitelere değil de, ODTÜ’ye Boğaziçi’ye, Koç’a, Sabancı’ya göndermek
>> için çalışıyorlar? Neden yeni kurulan bu üniversiteler, ismi sayılan bu
>> üniversitelerin yerini alamadılar?
>>
>> Aslında bunun nedenini herkes biliyor. Ama bir kez de ben söyleyeyim: Bu
>> üniversitelere alınan öğretim elemanlarının önemli bir kısmının objektif
>> bir şekilde seçildikleri şüpheli. Bu birinci sebep. İkinci sebep de şu: Bu
>> üniversitelerde özgür ruh yok. Muhtemelen bu ruh, bu üniversitelere hiç
>> uğramadı. Bu üniversitelerden birisinin güzel bir fakültesinin dekanı,
>> sahnede herkesin önünde, Cumhurbaşkanının elini öpmeye teşebbüs ettiği
>> görüntüsüyle hafızalara kazındı.
>>
>> Ben Türkiye’de ODTÜ ve Boğaziçi gibi başarısını bugüne kadar koruyabilen
>> son bir iki üniversitenin de çok yakın bir gelecekte başarılarının kurbanı
>> olacağından korkuyorum. Aynı korkum başarılarını kanıtlamış bir iki vakıf
>> üniversitesi için de geçerli.
>>
>> * * *
>> İnsan denen varlıkta değerleri ele geçirme içgüdüsü vardır. Ne var ki
>> bilim, altın gibi elden ele geçebilen, elden ele geçtikçe de değerini
>> yitirmeyen bir şey değildir. Bilim onu hak etmeyenlerin ellerinde kısa bir
>> süre içinde değerini yitirir ve yok olup gider.
>>
>> 25 Kasım 2019
>> _______________________________________________
>> Turkmath mailing list
>> Turkmath at listweb.bilkent.edu.tr
>> http://yunus.listweb.bilkent.edu.tr/cgi-bin/mailman/listinfo/turkmath
>>
>
-------------- next part --------------
An HTML attachment was scrubbed...
URL: <http://yunus.listweb.bilkent.edu.tr/pipermail/turkmath/attachments/20231202/9ef8947c/attachment-0001.html>
More information about the Turkmath
mailing list